Karaçay-Malkar Halk Şairleri Antolojisi - читать онлайн бесплатно, автор Ufuk Tavkul, ЛитПортал
bannerbanner
Karaçay-Malkar Halk Şairleri Antolojisi
Добавить В библиотеку
Оценить:

Рейтинг: 4

Поделиться
Купить и скачать

Karaçay-Malkar Halk Şairleri Antolojisi

Автор:
Год написания книги: 2023
Тэги:
На страницу:
2 из 3
Настройки чтения
Размер шрифта
Высота строк
Поля
Karaçay-Malkar TürkçesiMalkar özeni taş-toprak adamdıTeyri bizge aman onov cazgandıTav camavatı da Artutay biysiz kalgandıCanıbıznı ketmez buşuv algandıArtutay edi Tav elleni zakiyiCol tanıgan, cerle körgen ökülüTav camavatlanı da tardan ötdürgen köpürüAdırlada buvla cılayla ökürübKabartıga da bir kara kuvgun iygenbizEki millet da birça kara kiygenbizBu palahnı da bıllay ullulugun bilgenbizKöb ömürle açıy-uluy kelgenbizTeymurazga Miskav colun tanıthanKesin alay nögerlikge çakırthanOrus tahnı allında da tobuklanmay turalganTav elleden halk eterge kuralgan
Türkiye TürkçesiMalkar vadisi taş-toprak, adamdırGök tanrısı bize kötü kader yazdıDağ halkı2 Artutay beysiz kaldıİçimizi gitmeyecek acılar kapladıArtutay idi dağ yurtlarının önderiYol bilen, yer gören vekiliDağ halklarını dağ geçitlerinden geçiren köprüsüOrman kaplı vadilerde geyikler de ona ağlıyorKabardey’e3 de bir kara haber gönderdikİki millet birlikte yas tuttukBu felaketin büyüklüğünü anladıkAsırlar boyu ağlayıp-haykırıp geldikTeymuraz’a Moskova yolunu tanıtanKendisini yol arkadaşlığına davet ettirenRus tahtının önünde bile diz çökmeyenDağ yurtlarından bir halk ortaya çıkaran

Karaçay-Malkar halkının yaşadığı güç hayat şartları, düşman baskınları, salgın hastalıklar Kara Mussa’nın şiirlerine de yansır. Bunlardan günümüze ulaşan bir şiiri şöyledir:

Karaçay-Malkar TürkçesiEy, tarladan enişge suvla ketelleAla ne cerlege cetelle?Ey, suvladan cengil bizni kölübüzSına, oy, ömürle ketelleEy, çallık sırtlanı ırhı talaydıCurtlanı da Bayçı maraydıEy, Kök Teyrisi da eliya kurubBizge biyikden karaydıEy, cenubha uçub bargan zurnuklaAla ne cerlede tohtayla?Ey, kaya ırbınga kısılgan elniAdamın, oy kimle coklayla?Ey, tavlarıbıznı biyik başlarıAla ne cerleni körelle?Ey, keng duniyaga termilgen canlaEmina küydürüb ölelleEy, tarladan enişge colla çıksalaAlanı aylançları bolur mu?Ey, taş hurulada talgan belibizBir kün bir tınçayıb solur mu?Ey, calavlada kiyikle sekireKollada dommayla öküreEy, ömürleribiz ötüb baradıBir carık körmeyin, öküne***Türkiye TürkçesiDağ geçitlerinden aşağı ırmaklar akıyorOnlar nerelere varıyorlar?Irmaklardan daha sabırsız bizim gönlümüzBak, ömürler geçiyorlar.Biçilecek dağ yamaçlarını sel götürüyorKöyleri Çobanların Tanrısı4 gözlüyorGök Tanrı5 şimşekler hazırlayıpBize yüksekten bakıyorGüneye uçup giden turnalarOnlar hangi yerlerde duruyorlar?Kaya ovuğuna sığınan halkınAdamını kimler yokluyorlar?Dağlarımızın yüksek doruklarıOnlar nereleri görüyorlar?Geniş dünyaya hasret kalan canlarVeba hastalığı yakıp ölüyorlarDağ geçitlerinden aşağı yollar çıksalarOnların dönemeçleri var mıdır?Taş yığınları arasında yorulan belimizBir gün rahat edip dinlenir mi?Kayalıklarda geyikler sıçrıyorVadilerde bizonlar böğürüyorHayatlarımız geçip gidiyorFerahlık görmeden, acı çekerek***

Kafkas dağlarının sarp zirveleri tarafından kuşatılmış, âdeta dünyadan tecrid edilmiş bir bölgede, Karaçay-Malkar bölgesinin derin vadilerinde yaşayan dağlı halkın çektiği çileler Kara Mussa’nın yüreğinde derin izler bırakmıştır.

XVII. yüzyılda yaşadığı bilinen ve halk arasında eserlerinin çok az bir bölümü korunarak günümüze ulaşabilen Kara Mussa’nın hangi tarihler arasında yaşadığı henüz tespit edilememiştir.


XVIII. Yüzyılda Yaşamış Bir Destan Şairi

ZANTUVDU

1695-1798 yılları arasında yaşadığı tahmin edilen Zantuvdu Malkarlıların Moka soyundandır. Karaçay-Malkar halkının söz ustası olarak tanınan Zantuvdu’nun söylediği pek çok destan yaşadığı dönemin olaylarına ışık tutarken, bunların halk arasında kulaktan kulağa, nesilden nesile yayılmasıyla günümüze kadar ulaşmış, XVIII. yüzyıl Kafkasya’sının sosyal ve siyasî yapısı ile ilgili pek çok değerli bilgiyi de beraberinde taşımıştır.

Zantuvdu’nun yaşadığı dönem, Kafkasya’da Kabardey prensi Kay-tuk oğlu Aslanbek’in hâkimiyet kurduğu, Kafkasya halklarını vergiye bağladığı dönemdir. Kaytuk oğlu Aslanbek’in annesi Malkar prenslerinin Aydabol soyundandır.

Zantuvdu’nun bir destanı, Kaytuk oğlu Aslanbek’in Osetlerden vergi almak için Oset beyi Kanuk oğlu Esen’in köyüne yaptığı seferi anlatır. Kabardey prensi Kaytuk oğlu Aslanbek, askerleriyle birlikte Kabardey’den Oset bölgesine geçer ve iki elçisini vergi almak üzere Oset beyi Kanuk oğlu Esen’e gönderir. Zantuvdu, söylediği destanda bu olayı şöyle anlatır:

Karaçay-Malkar TürkçesiLezguar tarında burçak-burçakAk tubanla kaynaylaAlanı içinde çıgır başlı kara kuşla oynaylaAla çıgır başlı kara kuşla bolmazlaAla – Kaytuk ulu sarı Aslanbekni cıygan cıyınıAla kele kelib Lezguar kulagında tohtallaAla savutların şaptal tereklege asdılaKanuklaga barırga eki çiy özdenni saylallaSora ekinçi kün tebreb ala Kanuklaga bardılaAla va kelelle özen sabanlada alay cortarakKanukları alanı karab durus kördüleAla va haparnı bazık Esenge cengil berdileBatır bazık Esen közüldürevüklerin sermeb karadı– Alçıgız ey caşla, – dedi,-Közüldürevük bla siz da karagızKimle bolganların, kimle kelgenlerin siz da tanıgızKözüldürevüknü caşla alıb közüv-közüv karallaCaşla kelgenleni kim bolganların çırt tanımalla– Berçigiz ey caşla, – dediEntda kesim cütüleb bir karayımOl kart bazık Esen közüldürevügün alıb karadı– Ay aman caşla, kart közle va sizden igi körelleOl eki atlı bizge keleçige alay kelelleOng canında atlı tavnu da içinde caşaganOl da Biy ulu Safar-Aliy degen bolmaz mı?Sol canında kelgen Uruhnu da boynunda caşaganKara-Şava ulu Mırtaz-Aliy kesi va bolmaz mı?Ala baz kelelle çiy kümüşça atların cıltıratıbBizge keleçige ala va keslerin alay uşatıbAla üçövdüle, birleri va borsuk kablı kök atlıBirlerin aytsam, birleri da çıçhan sırtlı sarı atlıÜçünçüsün aytsam, karakuyruk, karacalka tor atlıAlanı ızlarından tuban bolub kelelle köb atlıAla da Düger MarguşhaBir kesekden mıçımayın çabdılaÇabdıla ese va, ala anda aman hata tabdılaAlayda ongmalla, sora ala Şarı Tavga çabdılaKısır eçkileni saylab-saylab kesib, ala kabdılaKısır eçki etden toyub ala cav kekire cuklallaÇolpan culduz çıkdı sora ala tang atdı deb oylallaIzlarından cetdik ıstavatda eçki başlanı biz kördükAy, cetgenley tang alaga ala bla açı sermeşdik

XIX. Yüzyılda Kabardey Prensleri


Türkiye TürkçesiLezguar geçitinde buram buramBeyaz sisler kaynıyorOnların içinde kel kafalı akbabalar oynuyorOnlar kel kafalı akbabalar değillerOnlar – Kaytuk Oğlu sarı Aslanbek’in ordusuOnlar gelip Lezguar geçitinin girişinde durdularOnlar silâhlarını kaysı ağaçlarına astılarKanuklara6 gitmeleri için iki asilzadeyi seçtilerİkinci gün hareket edip onlar Kanuklara gittilerOnlar geliyorlar vadideki tarlalardan dört nalaKanuklar onları bakıp dost gördülerOnlar ise haberi kalın Esen’e çabuk verdilerCesur kalın Esen dürbününü kapıp baktı– Alın ey delikanlılar, dediDürbünle siz de bakınKim olduklarını, kimlerin geldiğini siz de tanıyınDürbünü delikanlılar alıp sırayla baktılarGençler gelenlerin kim olduklarını hiç tanımadılar– Verin ey delikanlılar, dediYine kendim dikkatlice bir bakayımO yaşlı kalın (iri yarı) Esen dürbününü alıp baktı– Hey gençler, yaşlı gözler sizden iyi görüyorlarO iki atlı bize elçi olarak geliyorlarSağ taraftaki atlı dağın içinde yaşayanBiy Oğlu Safar-Aliy denen değil mi?Sol yanında gelen Uruh kıyısında yaşayanKara-Şava Oğlu Mırtaz-Aliy kendisi değil mi?Cesurca geliyorlar saf gümüş gibi atlarını parlatıpBize elçi olarak kendilerini tasvip edipOnlar üç kişiler, birleri porsuk desenli boz atlıDiğerini söylesem, o da kır renkli sarı atlıÜçüncüsü kara kuyruklu, kara yeleli doru atlıOnların peşinden duman gibi geliyor çok atlıOnlar da Oset Marguş’aÇok geçmeden saldırdılarSaldırdılar ise, onlar orada belâ buldularOrada başarılı olamadılar, Şarı Dağı’na saldırdılarKısır keçileri seçerek kesip, onlar yedilerKısır keçi etinden doyup yağ geğirerek uyudularSabah yıldızı doğdu şafak söktü diye düşündülerPeşlerinden yetiştik ağılda keçi başlarını gördükEy, yetişince şafak vakti onlarla müthiş savaştık

Kabardey prensi Kaytuk oğlu Aslanbek için söylediği destanın bir başka varyantında Zantuvdu, yaşanan olayları Oset beyi Kanuk oğlu Esen’in ağzından şöyle dile getirir:


XIX. Yüzyılda Oset Beyi Kazbek


Karaçay-Malkar TürkçesiAy, bizni da cigit caşla, ulanlaElibizge cavla kele turallaErtdeden beri öşün urallaAcalları kuturtub turallaBıla kelgen tarlarınKün tiygenley aruv carıtıbBıla mingen atlarınKamçini körgüztmeyin arıtıbTarıbızda eki atlı oynaylaCürekleri sarı cavlay kaynaylaColukganga aruv ayta sormaylaTavla içinde arsar bola turmaylaAla bizge ahşı niyet tutmaylaBizden korkub taşalaga bukmaylaErtdeden da beri ızlay turallaTavlulanı talay malın burallaEndi kelib sizden casak suraylaKeslerinden bizni korkgan sunallaBet-namısnı ayak tübge urallaHılikkâlık işge çıgıb turallaTürkiye TürkçesiEy, bizim yiğit gençler, delikanlılarKöyümüze düşmanlar geliyorEskiden beri saldırıyorlarEcelleri kudurtup duruyorlarBunlar geldikleri dağ geçitleriniGüneş ışıtmış gibi güzel parlatarakBunlar bindikleri atlarıKamçı göstermeden yorarakDağ geçidimizde iki atlı oynuyorYürekleri tereyağı gibi kaynıyorRastladıklarına iyi davranmıyorlarDağların içinde tereddütlü hareket etmiyorlarOnlar bize iyi niyet beslemiyorlarBizden korkup kuytulara gizlenmiyorlarEskiden beri takip ediyorlarDağlıların bir çok malını gaspediyorlarŞimdi gelip sizden vergi istiyorlarKendilerinden korktuğumuzu zannediyorlarŞeref-haysiyeti ayaklar altına alıyorlarYüz kızartıcı bir iş yapıyorlar

Karaçay-Malkarlılar arasında yapılan halk edebiyatı araştırmaları Zantuvdu’nun söylediği şiirlerin, destan parçalarının halk arasında yayıldığını ve halkın malı haline geldiğini göstermektedir. Zantuvdu’ya ait pek çok destan köyden köye, nesilden nesile yayılırken değişikliklere uğramıştır. Artık bunların bir çoğunun Zantuvdu’nun söylediği orijinal biçimiyle halk arasından tespit edilip derlenmesine imkân kalmamıştır. Yaşadığı dönemin olaylarına ışık tutan Zantuvdu’nun eserleri Karaçay-Malkar halk edebiyatının ürünleri olarak günümüzde yaşamaktadır.

Koçhar Oğlu Kasbot


Karaçay-Malkar Halk Şairlerinin Büyük Ustası

KOÇHAR OĞLU KASBOT

Kasbot Karaçay’ın Koçhar soyuna mensup fakir bir ailenin oğlu olarak 1834 yılında Karaçay köylerinden Uçkulan’da dünyaya geldi. Kasbot’un babası Koçharların Bagır gençliğinde Abzeh Çerkesleri tarafından kaçırılmış ve Kafkas dağlarının ardında yaşayan Gürcü kabilelerinden Svanlara köle olarak satılmıştı. Bagır köle olarak yedi kere satıldıktan sonra, izini bulan akrabaları tarafından özgürlüğü satın alınarak kurtarılmış ve Karaçay’a geri dönmüştü. Bagır’ın Kasbot, Tavmırza, Gitçe ve Okay adlarında dört oğlu, Hasanahan ve Tavbiyçe adlarında iki kızı olmuştu.

Kardeşlerin en büyüğü olan Kasbot on yaşında iken zengin ailelerin yanında çobanlık yapmaya başladı. Gençlik yıllarında Kasbot Karaçay’ın dışında Kabardey’de, Malkar’da ve Gürcü-Svanlarda çobanlık yaparak geçimini sağladı. Bu arada Çerkes ve Gürcü-Svan dillerini de öğrendi.

Hayatı büyük sıkıntılar içinde geçen Koçhar oğlu Kasbot gençlik yıllarında yazdığı şiirlerinde zor yaşantısını dile getirdi. Bu sırada Karaçay-Malkar’da sosyal tabakalar arasındaki eşitsizlikler, zengin aileler ile fakir halk tabakası arasındaki çekişmeler de Kasbot’un yazdığı şiirlerin konuları arasında yer aldı. Kasbot yaşadığı dönemde halkının büyük acılarına da tanık oldu ve destan türündeki eserlerinde bunları dile getirerek yaşanan olayları ölümsüzleştirdi.

Koçhar oğlu Kasbot 24 Aralık 1940’ta Karaçay’ın Kart Curt köyünde hayata gözlerini yumdu. Doğduğu köy olan Uçkulan’da toprağa verilen Koçhar oğlu Kasbot 106 yıllık ömründe Karaçay-Malkar halk edebiyatına sayısız eserler kazandırdı.

Kasbot henüz yirmibir yaşında bir delikanlı iken, 1855 yılında yazdığı ‘Calçılık’ (Irgatlık) adlı şiirinde hayatının zorluklarını şöyle dile getiriyor:

Karaçay-Malkar TürkçesiCazdan başlab kaçha cetdimSolumayın, otun etdimCılkı kütdüm, biçen çaldımHakıma va gırnay aldımKış kelgenley, sırtha barıbÖgüzle bla balas tartıbTavga barıb, tavdan tüşübEki ayagım, betim üşübCalçılıkda, carlılıkdaBir Duvut’da, bir Cazlık’daÇabırlarım cırtıldılaBayla artha ıhtırdılaCanlamadım kıyın işdenCazga avrub cetdim küçdenHakıma va – kotur gılcaAşım – mulhar, ornum – murcarCalçılıkda ötgen cılımMıdahlıkdan tolgan cırım***Türkiye Türkçesiİlkbahardan başlayıp sonbahara ulaştımDinlenmeden, odun kestimAt sürüsü güttüm, ot biçtimEmeğimin karşılığı olarak eşek aldımKış gelince, dağ yamacına çıkıpÖküzlerle kızak çekipDağa gidip, dağdan inipİki ayağım, yüzüm üşüyüpIrgatlıkta, fakirlikteBir Duvut’ta7, bir Cazlık’ta8Çarıklarım yırtıldılarZenginler itip kakaladılarKaçmadım zor iştenBahara güçlükle çıktım hastalıktanEmeğimin karşılığı ise – uyuz inekYemeğim – kuru ot, yatağım – çoban sediriIrgatlıkta geçen bir yılımHüzünle dolan şarkım

Horasan’ın Şarkısı

Kasbot’un aşk konusunu işlediği şiirlerinden biri ‘Horasan’ adlı eseridir. Otuz yaşını bitirdiği yıllarda Kasbot, Korkmazların Caşarbek adlı bir zenginin yanında ırgat olarak çalışmaya başlar. Caşarbek’in kızı Horasan, kara kaşlı – kara gözlü, esmer tenli, geniş omuzlu, sağlam yapılı bir delikanlı olan Kasbot’a âşık olur. Kasbot da gönlünü Horasan’a kaptırır. Ancak durumu öğrenen Horasan’ın babası Caşarbek, Kasbot’u dövdürüp evinden attırır, Horasan’ı da ahıra hapseder. Kızını fakir bir ailenin oğlu olan Kasbot’a vermek istemeyen Caşarbek bir hafta sonra Horasan’ı zengin bir ailenin oğlu ile evlendirir. Bu acıya dayanamayan Kasbot Uçkulan köyünden Duvut köyüne göç eder. Kasbot, Horasan’a yazdığı şiirlerden birinde ona şöyle seslenir:

Karaçay-Malkar TürkçesiArkan atıb turama, aruvumKabartı cılkıda tuvlagaTansık bolub ölüb baramaKaraçayda kara suvlagaSanga süymekligimi cırga salıb aytsamSarnay ötedile zurnuklaHorasanım deb cerge karasamMuval boladıla kırdıklaMında caşav tar bolgandıKel Karaçayga avayıkSen bulut bolub men cangur bolubEkibiz birden cavayık***
Türkiye TürkçesiKement atıyorum, güzelimKabardey at sürüsünde genç taylaraÇok özleyip, sanki ölüyorumKaraçay’daki pınarlaraSana olan aşkımı şarkıya döksemAğlayarak geçiyor turnalarHorasan’ım deyip yere baksamSoluveriyor çimenlerBurada hayat zorlaştıGel, Karaçay’a geçelimSen bulut, ben yağmur olupİkimiz birden yağalım***

Aycayak’ın Şarkısı

Kasbot 70 yaşlarında iken, Teberdi vadisindeki Sıntı köyünde gördüğü Cukkaların Konay’ın kızı Aycayak adlı dul bir kadına âşık olur. Aycayak çevresinde güzelliği, terbiyesi ve hamaratlığı ile tanınan, iki erkek çocuk sahibi bir kadındır. Kasbot sevip beğendiği Aycayak’ı ailesinden istetir, ancak Aycayak’ın çevresindeki insanlar bu evliliğe engel olurlar ve Kasbot sevdiği kadına kavuşamaz. Kas-bot Aycayak’a olan aşkını şiirlere ve şarkılara döker. Kasbot’un Aycayak’a olan aşkını anlattığı şarkılar kısa zamanda Karaçay-Malkar halkı arasında yayılır.

Kasbot Aycayak için yazdığı şiirlerinden birinde duygularını şöyle dile getirir:

Karaçay-Malkar TürkçesiKaçanga deri turlukmaAycayak sanga termileSen colnu barsang, suvnu barırmaSuv şorkalaga kömüleKökge bashıç salganmaKökde bulutlanı çaçargaManga eki kanat bitgey ediAycayaknı alıb kaçargaSen meni allıma karaysaBagır ulu Kasbot keledi debAlay koşaklı bolma AycayakMen seni amaltın öledi debTavda otlagan kiyikleAla catmaydıla soylanmaySeni alay alıb koyalmamİgi sagış etmey, oylanmay***Türkiye TürkçesiNe zamana kadar duracağımAycayak sana hasret kalıpSen yoldan gitsen, ırmaktan giderimGirdaplara batarakGöğe merdiven dayadımGökte bulutları dağıtmak içinBana iki kanat çıksaydıAycayak’ı alıp kaçmak içinSen yolumu gözlüyorsunBagır oğlu Kasbot geliyor diyeO kadar kibirli olma AycayakBen senin uğruna ölüyorum diyeDağda otlayan geyiklerOnlar yatmıyorlar uzanmadanSeni hemen alıvermemİyi düşünüp taşınmadan***

Kasbot’un Aycayak için söylediği şiir ve şarkıların Karaçay-Malkar halkı arasında yayılan çeşitli varyantları günümüze kadar ulaşır. Aycayak’ın şarkıları yalnız Kafkasya’da değil, Kafkasya’dan Anadolu’ya göç etmek zorunda kalan Karaçay-Malkarlılar arasında da varlığını korur. 1905 yılında Kafkasya’dan ayrılarak Anadolu topraklarına göç etmek zorunda kalan Karaçaylıların 1907 yılında yerleştirildikleri Konya’nın Sarayönü ilçesine bağlı Başhüyük köyünde, yaşlı Karaçaylıların hatıralarının bir köşesinde Aycayak’ın şarkısının izleri saklanmıştır.

1977 yılında Başhüyük köyünde, Tohçuklar soyunun Hasanlar sülalesinden Üsüp Tavkul adlı Karaçaylıdan derlenen Aycayak adlı şarkı, Kasbot’un Aycayak’a olan aşkının Karaçay-Malkar halkının hatıralarında Kafkaslardan Anadolu’ya taşındığına şahitlik eder. Bu şarkıda Kasbot Aycayak için şunları söyler:

Karaçay-Malkar TürkçesiCılkı anası uzun callı kök baytalOl ak tuyak, aruv kaşha tay tabarSav üç özen kırılıb öledi sangaAycayakdan aruv manga kayda barKökde oynaydı bir köksül ala kögürçünUça kelib salçı ayagıngı tuzakgaMen carlıga eki da kanat bitgeyedAycayaknı alıb kaçarga uzakgaCılkılada bir da köbdü hora tayHora tayla oynagandan a toymaylaAycayaknı cıltıragan közleriMen cazıknı caşarga da koymaylaBagır ulu Kasbot degen külayakKabırgalada bolur Alan, çınayakKabırgadan a çınayak tüşüb uvalsınTeberdi özenni ırhı basıb suv alsınKümüş kamamı biley ketib miz etdimAycayaknı tiley ketib kız etdimKasbotnu da kalgan caşlaça körmeyleTileyme da ol Aycayaknı bermeyle
Türkiye TürkçesiAt sürüsünün anası uzun yeleli boz kısrakO beyaz toynaklı, güzel beyaz alınlı tay doğururÜç vadinin hepsi senin için ölüyorAycayak’tan daha güzeli bana nerede varGökte oynuyor bir mavimsi güvercinUçarak gelip koysana ayağını tuzağaBen zavallıya iki kanat çıksaydıAycayak’ı alıp kaçmak için uzağaAt sürülerinde çoktur doru renkli tayDoru taylar oynamaya doymuyorlarAycayak’ın parıldayan gözleriBen zavallının yaşamasına izin vermiyorlarBagır oğlu Kasbot denen hantal kişiDuvarlarda vardır porselen fincanDuvardan porselen fincan düşüp kırılsınTeberdi vadisini sel basıp su götürsünGümüş kamamı bileyerek iğneye çevirdimAycayak’ı isteyerek kıza çevirdim9Kasbot’u diğer delikanlılar gibi görmüyorlarİstiyorum Aycayak’ı vermiyorlar

Hayatı Kafkas dağlarının yamaçlarında, vadilerinde çalışmakla geçen Kasbot yaşadığı çevreye, Kafkas dağlarının güzelliklerine büyük bir hayranlık duyar. Gençlik yıllarında söylediği bir şiirinde Kasbot ot biçmekte olduğu bir otlağı şöyle tasvir eder:

Karaçay-Malkar TürkçesiTav başları köb turmayın carıylaEki butum bara-barıb arıylaMingi Tavdan kün ışarıb karaydıBiçenlikni salkın ayaz sılaydıBeşkarışnı tablab, canuv etemeSabanlıkda dürüleni tizemeKümüş çık da çalkı avuznu cuvadıSabanlıkda sabır cırım tuvadı

Kafkas Dağları’nda Alibek Vadisi – Karaçay


Türkiye TürkçesiDağ zirveleri çok geçmeden aydınlanıyorlarİki bacağım git gide yoruluyorlarElbruz dağından 10 güneş gülümseyerek bakıyorOtlağı serin rüzgâr okşuyorTırpanı çekiçleyip, keskinleştiriyorumOtlakta biçilmiş otları diziyorumGümüş renkli çiy tırpanı ıslatıyorOtlakta sessiz şarkım doğuyor

Karaçay-Malkar halkının ata yurdu Kafkas dağlarını seyrederken Kasbot’un yüreği gurur ve hayranlıkla dolar. Bir şiirinde Kasbot Kafkas dağlarına şu övgüleri dizer:


Kafkas Dağları’nda İyne Tav – Karaçay


Karaçay-Malkar TürkçesiBiri – turu, biri – taşaBiri – miyik, biri – alaşaBiri – caşil, biri va – akBolgandıla kökge çardakBaşlarında – bulut başlıkKözlerinde – ömür caşlıkKarla muthuz bolmaz üçünKonadıla kümüş ay bla altın künAdamlaga savluk beribMiyik kökge kanat keribTuradıla Kafkaz tavlaBaşlarında – darman havaMingi Tavdan Kazbek TavgaCel beredi salam-savgaSizni bla kölü ulluBolub cırlayd Bagır ulu***

Kafkas Dağları’nda Cuguturlu Çat Zirvesi – Karaçay


Türkiye TürkçesiBiri – açık, biri – gizliBiri – yüksek, biri – alçakBiri – yeşil, biri – beyazOlmuşlar gökyüzüne çatıBaşlarında – buluttan başlıkGözlerinde – ebedî gençlikKarların solgun olmaması içinKonuyorlar gümüş ay ile altın güneşİnsanlara sağlık veripYüksek göğe kanat geripDuruyorlar Kafkas dağlarıBaşlarında – ilaç gibi havasıElbruz dağından Kazbek dağına11Rüzgâr veriyor selam-hediyeSizinle gönlü mağrurOlup şarkı söylüyor Bagır oğlu***

Kasbot’un gençlik ve orta yaş yıllarını yaşadığı XIX. yüzyılın ikinci yarısı Kafkasya’da ve Rusya’da savaşların hüküm sürdüğü zor yıllardır. Bu yıllar içinde Kasbot Kafkasya’da pek çok savaşa şahit olur.

1877-1878 yılları arasındaki Rus-Türk savaşında Rusya, Kafkasya halkları arasından pek çok genci ordusunda savaştırmak için zorla cepheye sürer. Rus ordusunda savaşa giden pek çok Karaçay genci geri dönmez. Kasbot, Karaçay’dan Rus ordusuna alınarak savaşa götürülen ve orada hayatlarını kaybeden Karaçay gençlerinin hatırasına bir destan söyler. Halk arasında dilden dile, kulaktan kulağa yayılan bu destan şöyledir:

Karaçay-Malkar TürkçesiCangurla cavadıla, kökde bulutla karalıb Asker çıkgandı Ullu Karaçaydan12 sanalıpCaşla baradıla collanı tolturub, sagayıb Anala kaldıla, ızlarından taralıbCaşla baradıla, atlaga minib, atılıb Otovla kaldıla, eşikleri tartılıbAla baradıla, ne külmey, ne ışarmay Kalmadı adam, tilek tilemey, aşırmayUllu Karaçayda bolur naçalnikle, südüle Cazık caşlanı, mırtazakla sürdüleCaşla baradıla, Koban özende karalıb Kelinle kaldıla, av tübünde aralıbBara bara biz Ak-Kalaga cetgenekUllu Ak-Kalada tuvar kurmanlıkla etgenekAk-Kalada bizge asker kiyim kiydirdile Ala va barıb, maşinalaga mindirdileTürlü da çıgadı, maşinanı tütünü Buzulgandı tavlu caşlanı türsünüBölegibiz andan Ullu Slavaga barganek Anda biz satıb tişlik tuvar alganekKöble kemelede Kara tengizden ötdüle Uruş ullu bargan Bolgariyaga cetdileKayış etgenbiz tişlik tuvarnı terisin Suvda koymagız carlı Hacaliyni ölüsünMından barganeng Hurzuk sotnaga baş bolub Suvda kalgansa çabaklaga bolubSeni üsüng bla Orus cüzüvçüle cüzelle But etleringi ırgay çabakla üzelleHacaliy ketdi Kara tengizge kömüldü Suvga taşaygınçı carık duniyadan tüngüldüAvruv tabhanma temir maşinanı uvundan Avruv tabhanbız Slavanı balçık suvundanBiyçesında

Конец ознакомительного фрагмента.

Текст предоставлен ООО «Литрес».

Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

1

Basiyan: Gürcülerin Karaçay-Malkar halkının atalarına verdikleri isim.

На страницу:
2 из 3