
Türkmen Türkçesinde Kalıp Sözler
Levent Doğan, Türkmen Türkçesindeki ikilemeleri; anlam bakımından ikilemeler, sözcük yapısı bakımından ikilemeler, şekil ve kuruluş bakımından ikilemeler, görevlerine göre ikilemeler, kelime türüne göre ikilemeler olarak beş ana başlıkta alt başlıklara ayırarak incelemiştir.
A. Anlam Bakımından İkilemeler
A.1. Aynı veya Eş Anlamlı Kelimelerle Kurulan İkilemeler:
Aňsat-aňsat (THN. 86) “kolay kolay”; sag-salamat (TTS. 634) “sağ salim”; çalam-çalam (TTS. 111) “kesik kesik”; toý-tamaşa (TTS. 634) “düğün”; sabyr takat (TTS. 634) “dayanma gücü”; hali-hali (MD. 118) “zaman zaman” (Doğan, 2012: 93).
A.2. Yakın Anlamlı Kelimelerle Kurulan İkilemeler:
Agdar-düňder (TTS. 23) “altüst”; daş-töverek (TTS. 136) “etraf”; gap-çanak (TNAS. 67) “kap çanak”; gam-gussa (ÇTŞÖ. 120) “sıkıntı keder”; gadyr-gymmat (THN. 14) “kadir kıymet”; ýalan-ýaşryk (TTS. 672) “yalan yanlış”; aýal-gyz (TTS. 38) “kadın kız”; bag-bakçalyk (TTS. 42) “bahçelik yer” (Doğan, 2012: 93-94).
A.3. Zıt Anlamlı Kelimenin Tekrarı ile Kurulan İkilemeler:
Gice-gündüz (TTS. 271) “gece gündüz”; ýagşy-ýaman (TA. 255) “iyi kötü”; halal-haram (TTS. 328) “helal haram”; iç-daş (NHF. 138) “iç dış”; yssa-sovga (ÇTŞÖ. 204) “sıcağa soğuğa”; ýakyn-alys (ÇTŞÖ. 308) “yakın uzak”; ýaş-gary (MD. 83) “genç yaşlı”; az-köp (MD .364) “az çok”; açlyk-dokluk (ÇTŞÖ. 438) “ açlık tokluk” (Doğan, 2012: 94).
B. Sözcük Yapısı Bakımından İkilemeler
B.1. Türkçe İsimlerle Kurulan İkilemeler
El-aýak (NHF. 282) “el ayak”; ata-ene (TTS. 36) “ana baba” vb.
B.2. Türkçe + Yabancı İsimlerle Kurulan İkilemeler
Düzgün-nizam (TTS. 187) “disiplin”; yşk-söýgi (ÇTŞÖ. 240) “aşk sevgi” vb.
B.3. Yabancı İsimlerle Kurulan İkilemeler
Gazet-jurnal (TTS. 20) “gazete dergi”; aşyk-magşuk (TTS. 35) “aşık maşuk”; ӓlem-cahan (TTS. 190) “dünya alem” vb.
B.5. Renk İsimleriyle Kurulan İkilemeler
Gyzıl-ýaşyl (ÇTŞÖ. 212) “kızıl yeşil”; çum-ak (THN. 147) “bembeyaz”; gara- gura (THN. 480) “kara kuru”; gara-ört (TTS. 228) “kara siyah”; gyzyl-elvan (YYY II. 62) “kızıl elvan” vb.
B.6. Hayvan İsimleriyle Kurulan İkilemeler
İt-guş (TTS. 386) “it kuş”; mal-gara (TTS. 444) “ büyük ve küçük baş hayvan”; mör- möcek (TTS.463) “haşarat”; hokgar hokgar (THM. 50) “ turna turna”; gulan-keyik (YYY II. 122) “eşek geyik” vb.
B.7. Organ İsimleriyle Kurulan İkilemeler
Göz-gulak (TTS. 301) “ göz kulak”; el-aýak (NHF. 282) “el ayak”; gulaksyz-guýruksyz (YYY II. 4) “kulaksız kuyruksuz”; incik-mincik (YYY II. 133) “baldır” vb. (Doğan, 2012: 94-95).
C. Şekil ve Kuruluş Bakımından İkilemeler
Doğan, şekil ve kuruluş bakımından ikilemeleri; isim ve fiil kök ve gövdelerinden kurulan ikilemeler olarak gruplandırılmıştır. Bunlardan isim kök ve gövdelerinden kurulan ikilemeleri; hal eki alarak oluşturulan ikilemeler; uly-kiçi (TTS. 646) “büyük küçük”, düýň-öňňiň (TTS. 185) “dün ya da önceki gün”, birek-birege (TTS. 71) “birbirine”, gün-günden (TTS. 40) “günden güne”, ilerden-gaýradan (NHF. 140) “öteden beriden”, ileri-gaýra (TTS. 374) “ileri geri”, sence-mence (THN. 17) “sence bence” vb.; iyelik eki alarak oluşturulan ikilemeler; bary-ýogy (TTS. 332) “varı yoğu”, ini-boýy (TTS. 379) “eni boyu” vb.; yansıma isimlerle kurulan ikilemeler; hor-hor/ hork-hork (TTS. 351) “horultu”, havlaý-havlaý (THN. 318) “havlaya havlaya”, lakyr-lakyr (TDG. 580) “ lıkır lıkır”, şabyr-şabyr (TDG. 583) “şapır şapır” vb.; yapım ekleriyle kurulan ikilemeler; irili-ovnuklu (TTS. 382) “irili ufaklı”, saglyk-amanlyk/ saglyk-esenlik/ saglyk-salamatlyk (TTS. 553) “iyilik sağlık”, gövünli-gövünsiz (TTS.300) “isteksiz” vb. olarak örnekleyebiliriz (Doğan, 2012: 95-96). Fiil kök ve gövdelerinden kurulan ikilemeleri ise; Yardımcı fiil (isim+fiil) ile kurulan ikilemeler; aňk-tank bol- (NHF. 46) “şaşırmak”, ӓm-sӓm bol– (TTS. 190) “şaşırmak”, vagyz-nesihat et- (NHF. 206) “vaaz vermek, nasihat etmek”, dat-bidat et- (NHF. 234) “feryat etmek”, ýyrş-ýyrş et- (NHF. 248) “sırıtmak”, hyňkhyňk et- (THM. 34) “anırmak”, ideg-sorag et- (THM. 160) “arayıp bulmak” vb.; çekimli fiil ile kurulan ikilemeler; bardy-geldi (TTS. 47) “ gitti geldi”, bolsa-bolar (TTS.78) “olursa olur”, irmez-armaz (TTS. 383) “yorulmaz”, ölsem-ýitsem (YYY I. 124) “ölüp yitsem” vb.; zarf fiillerle kurulan ikilemeler; soňlap-soňlamanka (NHF. 182) “sonlandırmadan, bitirir bitirmez”, aňtap-aňtap (ÇTŞÖ. 138) “araya araya”, dyrman-arman (TTS. 156) “durmadan, ara vermeden”, gelmӓn-gelmӓn (TA. 107) “gelmeye gelmeye” vb.; sıfat fiillerle kurulan ikilemeler; tapylýan-tapylmaýan (NHF. 72) “bulunup bulunmayan, tutup tutmayan”, aç-açan (TTS. 21) apaçy-görme- görüş (TTS. 296) “ziyaret”, iýmek-içmek (TTS. 387) “yemek içmek”, tanyş-biliş (TTS.616) “tanıdık bildik” vb. olarak örnekleyebiliriz (Doğan, 2012: 96-97).
D. Görevlerine Göre İkilemeler
Doğan, görevlerine göre ikilemeleri; özne görevinde olan ikilemeler: Gadym zamanda bir ӓr-heleý bar eken (THM. 146) “Evvel zaman içinde bir karı koca varmış.”, Aýal-erkek, çaga-çuga barysy aşagynda galyp öldi (NHF. 234) “Kadın erkek, çoluk çocuk hepsi enkaz altında kaldı.”; nesne görevinde olan ikilemeler: At-abraýy berildigi bolmazmy? (ÇTŞÖ. 2) “Şanı şerefi verilmiş olmaz mı?”, dolaylı tümleç görevinde olan ikilemeler: Çagalygmyň yzyn yzlap, çöpden-çöre gezýӓrin (ÇTŞÖ. 138) “Çocukluğumun izini arayıp, oradan oraya gezerim”. Çopan bilen gelin maksat- myratlarına ýetipdir (THM. 32) “Çoban ile gelin muratlarına ermişler”; zarf tümleci görevinde olan ikilemeler: Epeý-epeý ӓdýӓr bakmaýar daşyna (ÇTŞÖ. 142) “Usul usul geliyor bakmıyor çevresine”. Ýıllar bolsa güle-güle geçip dur (ÇTŞÖ. 142) “ Yıllar ise güle güle geçmekte”; yüklem görevinde olan ikilemeler; Daglar gümmür-gümürlendi (ÇTŞÖ. 326) “Dağlar gümbür gümbür etti (gümbürdedi)”. Olar iýip-içipdirler (NHF. 240) “Onlar yiyip içmişler” olarak incelemiştir (Doğan, 2012: 97-98-99).
E. Kelime Türüne Göre İkilemeler
Doğan, kelime türüne göre olan ikilemeleri dört alt başlıkta incelemiştir. Bunlar; sıfat olan ikilemeler; şunca-şunça cüýce (NHF. 154) “böyle civciv”, gelýӓngeçýӓn millet (ÇTŞÖ. 102) “gelip geçip millet”, gyýçak-gyýçak daş (THM. 122) “sivri sivri taş”; zarf olan ikilemeler; eýlek-beýlek urun- (NHF. 178) “ öyle böyle aranmak”, hacyr-hucur (NHF. 353) “çabucak, çabuk çabuk”, cüp-cüp gez-(ÇTŞÖ. 316) “çift çift gezmek”, zamir olan ikilemeler; sen-men (NHF. 232) “sen ben”, men-menlik (THN. 76) “benlik, bana göre”, ondan-mundan (THN. 531) “ondan bundan”, ünlemlerle kurulan ikilemeler; eý-vaý (TTS. 208) “vay!”, haýhaý (TTS.339) “ünlem”, huvva-huv (YYY I. 19) “çocuk avuturken söylenen söz” vb. (Doğan, 2012: 99-100).
Sonuç olarak; Türkmen Türkçesindeki ikilemelerin kuruluşu ve kullanışı Türkiye Türkçesindeki ikilemelerle benzerlik gösterir. İkilemeler Türkmen Türkçesinde de sıkça kullanılan ve anlatımı güçlendiren sözcüklerdir.
Birleşikler: Türkiye Türkçesinde birleşikler deyince aklımıza en az iki ya da daha fazla sözcüğün bir araya gelerek oluşturduğu ve yeni bir anlam kazandığı sözcük veya sözcük grupları gelir.
Birleşikler veya birleşik sözcükler, sözcük öbeklerinin özel bir kavramı karşılamak üzere kalıplaşıp sözcükselleşmesiyle oluşan yapılar biçiminde tanımlanmıştır: aslanağzı, gecekondu, çalıkuşu, yer elması, yazıver-, bakakal-, vb. (Gök-dayı, 2015: 49).
Türkmen Türkçesinde de birleşikler kuruluş açısından hemen hemen Türkiye Türkçesindeki ile aynıdır. Yani isimlerle kurulan ve fiillerle kurulan birleşikler olarak iki ana başlıkta inceleyebiliriz.
Türkmen Türkçesindeki birleşiklere örnek vermek istersek:
İsimlerle kurulan birleşikler: ӑçgöz (TTS 2. 3) “açgözlü”, agzybirlik (TTS 2. 31) “dostluk, ahbaplık”, aşgӑzan (TTS 2. 33) “mide”, aşhӑna (TTS 2. 33) “mutfak”, athӑna (TTS 2. 33) “at ahırı, tavla”, at-ýarag (TTS 2. 33) “askeri teçhizat, silah”, aýakgӑp (TTS 2. 33) “ayakkabı”, basmahӑna (TTS 2. 35) “matbaa”, betdogӑ (TTS 2. 36) “beddua”, bӗşburç (TTS 2. 36) “beş köşeli”, cӑmbörük (TTS 2. 38) “takke”, dӑşdeşen (TTS 2. 42) “ağaçkakan”, dün’ýevî (TTS 2. 45) “dünyaevi”, düýeguş (TTS 2. 46) “ devekuşu”, elalgyç (TTS 2. 46) “havlu”, garaýӑg (TTS 2. 48) “katran”, garynbӑg (TTS 2. 49) “kolan”, günbatar (TTS 2. 54) “batı”, gündogar (TTS 2. 54) “doğu”, günebakar (TTS 2. 54) “günebakan, ayçiçeği”, günorta (TTS 2. 54) “güney”, günsӑýyn (TTS 2. 54) “her gün, günbegün”, içigara (TTS 2. 57) “kötü niyetli”, kitӑphӑne (TTS 2. 60) “kütüphane”, kovum-garyndaş (TTS 2. 60) “akrabalar”, ok-dӗri (TTS 2. 64) “cephane”, ýanardӑg (TTS 2. 79) “yanardağ”, ýasyýaprak (TTS 2. 80) “dulavratotu” vb. daha birçok örnek sıralayabiliriz (Çeneli, 1982-1983: 31-84).
Fiillerle kurulan birleşikler: ӑybogdaş gur- (TTS 2. 33) “bağdaş kurmak”, bӗs gel- (TTS 2. 36) “galip gel-, yenmek”, ompa otur- (TTS 2. 64) “halsiz düşmek, kuvvetten düşmek” vb. örnekler fiillerle kurulan birleşiklere örnek olarak verebiliriz (Çeneli, 1982-1983: 31-84).
Yapısal olarak baktığımızda Türkmen Türkçesinde de birleşiklerin en az iki sözcükten oluşarak bir kalıba girdiğini görmekteyiz. Türkiye Türkçesinde olduğu gibi Türkmen Türkçesindeki birleşiklerde de sözcük diziminde genellikle bir değişiklik yapılmaz. Bunun yanı sıra bazı birleşikler çekim eklerinden herhangi birini alarak cümlede anlama uygun olarak kullanılmaya devam ederler. Örneğin; kitӑphӑneden birleşiği -den ayrılma hal eki alarak cümlede vermek istenilen anlama göre görev alabilirler.
Birleşikler, kullanıla kullanıla süreç içinde kalıplaşmaya girmişlerdir. Tek başlarına iken kullanıldıkları kendi anlamlarından çıkarak yeni bir kavramı ifade etmek için kullanılırlar. Örneğin; aýakgӑp sözcüğü ayak ve gӑp (kap) sözcüklerinden oluşur. Kendi başlarına her ikisinin de bir anlamı mevcuttur. Ancak her iki kelime ya da kelimelerden biri, bir araya gelerek yeni bir kavram oluşturup ayağı korumak için kullanılan, ayağın biçimini alan bir kap haline gelmiştir. Anlam olarak bakıldığında birleşiklerin bazıları gerçek anlamında kullanılırken bazıları da mecaz anlamda kullanılırlar içigara (kötü niyetli) kelimesinin mecaz anlamlı olduğu gibi.
Sonuç olarak birleşikler; en az iki sözcüğün bir araya gelmesiyle oluşurlar, yeni bir kavramı karşılarlar, yapısal olarak genellikle yer değiştirmezler, bazıları cümle içinde ek alabilirler, anlamsal olarak yeni bir kavramı karşıladıkları halde bazıları gerçek bazıları da mecaz anlamda kullanılırlar. Bu açıdan bakıldığında birleşikler de birer kalıplaşmış birimlerdir.
Kalıp Sözler: İletişimin en önemli noktalarından biri de kalıp sözlerdir. Kalıp sözler, diğer kalıplaşmış dil birlikleriyle çoğu zaman karıştırılmakta ve aynı sınflama içine alınmaktadır. Günlük hayatta insanlar tanıdık olsun olmasın farklı farklı insanlarla sürekli iletişim halindedir. İhtiyaçlardan doğan bu iletişim halini başlatmak, sürdürmek ve sonlandırmak için kullandığımız bazı kalıp sözler vardır. Örneğin, uyandığımızda en yakınımızdan başlayarak gün içinde belli bir vakte kadar karşımızdaki kişilere iletişim başlatmak için günaydın deriz. Yemek yerken afiyet olsun, hal hatır sormak için nasılsınız?, akşam uyumadan önce yatağa giderken iyi geceler, Allah rahatlık versin gibi iletişimi sonlandıran kalıp sözler kullanırız. İşte, toplumun iletişimi kolaylaştırmak adına zaman içinde oluşturduğu bu kalıp sözler bir dilin önemli unsurlarıdır.
2.1.6.1. Kalıplaşmış Birlikler İçindeki Kalıp Sözler
Kalıp sözler deyince adından da anlaşılacağı üzere belli bir kalıba girmiş sözler akla gelmektedir. Bu kavram oldukça geniş bir kavramdır; çünkü kalıp sözlerin içine atasözleri, deyimler, ikilemeler ve birleşikler de alınmaktadır. Kalıplaşma sonucu oluşan bu dil birliklerinin belli bir süreç içinde meydana geldiği ve kullanıldığı toplumun kültürüne ışık tuttuğu bir gerçektir. Bu birliklerin içinde yer alan kalıp sözler de bir toplumun yaşayan dil unsurları olarak o toplumun gelenek, görenek, örf ve adetlerinin yanı sıra yaşam biçimi ve iletişiminde önemli bir yere sahiptir. Kalıp sözler, insanlar arası iletişimde belli bir seviyeyi ve düzeni sağlamakla görevli sözlerdir. Toplumun vazgeçilmez bazı iletişim unsurlarının başında gelir ve ilişkilerin dereceleri fark etmeksizin herkes tarafından kullanılırlar. Bu sözleri kullanmak iletişimi hızlandırdığı için ve pratik olması bakımından tercih edilmesinden dolayı zamanla kalıplaşmıştır. Bu sözlerin yerine ve zamanına göre kullanılması bir gelenek haline gelmiş ve toplumun kültürünü yansıtması bakımından toplum üyeleri tarafından bir zorunluluk hali almıştır. Kalıp sözler de atasözleri ve deyimler gibi süreç içinde kullanılarak geçmişten günümüze ulaşmışlardır. Bu açıdan bakıldığında eskilerden günümüze kadar gelmesi onun kullanıldığı toplumun deneyim ve tecrübelerinden kaynaklı olmasının bir göstergesidir. İletişimi başlatan sözler olması bakımından bir dilin en önemli unsurlarından biridir. Böylelikle kalıp sözlerin bir toplumda tanıdık olsun olmasın insanlar arasında iletişimi başlatan ve kolaylaştıran bir birim olması dil araştırmaları bakımından da son derece önemli bir noktada olmasına olanak sağlamıştır.
Kalıp sözlerin de içinde yer aldığı kalıplaşmış dil birliklerinin genel olarak bazı yapısal özellikleri şunlardır:
• Kalıplaşmış olma,
• Genellikle söz öbeği veya cümle şeklinde olma,
• Belirli söz öbekleri ve cümle türlerinde olma,
• Az sayıda sözcükten oluşma.
Kalıp sözler incelendiği zaman, cümle halinde olan kalıp sözlerin atasözü ve deyimler gibi basit Arkaýyn bolun! (Sakin olun!) (TTS. 33), Dövletiň artsyn! (Şansın açık olsun!) (TTS. 174); birleşik Canyňyz-a sag bolsa gerek! (Canınız sağ olsun!) (TTS. 551), Sag bol (Sağ ol!) (TTS. 551), Ýoluňyz ak bolsun! (Yolunuz açık olsun!) (TTS. 705), Külli belalar dep bolsun! (Bütün belalar def olsun!) (TTS. 147), Bar bol! (teşekkür!) (TTS. 77), Haram bolsun (Haram olsun) (TTS. 333), Ertiriňiz haýyrly bolsun! (Günaydın!) (TTS. 340), Derdiň bilen boluber! ( Sen kendi işine bak!) (TTS. 152), Diliňe biraz dygy ber! (Çeneni biraz tut!) (TTS 3. 153); sıralı Hӓkimiýet ýok bolsun düşmanlar, ýaşasyn dövlet hӓkimiyeti (Yok olsun düşmanlar, yaşasın devlet hakimiyeti) (TTS. 342), Goý başım vatana sadaka bolsun! (Bırak, başım vatana kurban olsun!) (TTS. 551), Bir bar eken bir ýok eken (Bir varmış bir yokmuş ) (TTS. 56), Hoş geldiňiz, sapa geldiňiz (Hoş geldiniz, safa getirdiniz) (TTS. 352) veya eksiltili Hudaýa şükür (Allah’a şükür) (TTS. 356), Baryňyza salam (Hepinize selam) (TTS. 47) Taňry ýalkasyn! (Tanrıya şükür!) (TTS. 616) dizilişinde yer almaktadır. Kullanılan sözcük sayısına bakıldığında ise kalıp sözlerin bazılarının tek kelimeden oluştuğu görülmektedir, böylece onları atasözü ve deyimlerden ayırmak daha kolaydır. Tek kelimeden oluşanlar; salam! (selam!) (TTS. 556), heliksalam (aleykümselam> kadınların dilinde) (TTS. 343), şükür (TTS. 611), valeýkimessalam (ve aleykümselam) (TTS. 662), zaluvat (yiğit, aferin, bravo) (TTS. 716) vb.
İletişimi kolaylaştıran kalıp sözler her toplumun söz varlığında yer alırlar. Bu sözlerin iletişimdeki görevi; güneşin doğmasıyla insanlar arası selamlaşma olarak başlar ve gün içinde olan diğer olaylara veya insani davranışlara göre şekil alarak işlevine göre uygun anlamda kullanılırlar, yine günün sonunda iyi geceler, iyi uykular, Allah rahatlık versin gibi kalıp sözlerle iletişim sonlanır. Bu kalıp sözler atasözü ve deyimler gibi uzun bir zaman diliminde deneyimler sonucunda öğrenilmiştir. Ancak onlardan ayrı bir grupta ele alınması gerekmektedir. Kalıp sözler; selamlaşma, özür dileme, teşekkür etme, iyi veya kötü dilekte bulunma gibi sosyal düzeni sağlayan ve bu düzenin işlemesini sağlayarak devamlılığına katkıda bulunan sözlerdir. Kalıp sözler üzerine bazı çalışmalar yapılmış olsa da genellikle atasözü, deyimler ve ikilemeler üzerine yoğunlaşılmış ve kalıp sözlerin ayrı olarak incelenmesine çok az sayıda çalışmada yer verilmiştir. Kalıp sözler bu yüzden atasözü, deyimler ve ikilemeler gibi diğer söz varlıkları içinde ele alınmıştır.
2.1.6.2. Kalıp Sözler Nelerdir? Tanımlanması
Kalıp sözler,
a) En az bir veya iki sözcükten oluşur,
b) Kalıp sözleri oluşturan sözcükler gerçek anlamlarını yitirmezler ve yeni durumu, yargıyı, kavramı karşılarlar,
c) Kalıp halde hafızada saklanırlar ve konuşma anında kalıp halinde kullanılırlar,
d) Kalıp sözlerin ögeleri sözlü ve yazılı iletişim sırasında kolayca söylenip anlaşılabilir,
e) Sözlü ve yazılı iletişim anında sık olarak kullanılırlar,
f) Sayı ve kişi ögeleri dışında çok fazla değişmezler ve kullanımları sınırlıdır,
g) Kullanıldıkları dilin söz varlığını zenginleştirme özellikleri vardır,
h) Anlamı güçlendirir, konuşmayı özel hale getirerek güzelleştirip iletişimin sağlıklı ilerlemesini sağlamak için kullanılırlar.
Türkiye Türkçesinde Kalıp sözler için ilişki sözleri (kalıp sözler) (Aksan, 2015), kalıp sözler (Gökdayı, 2015) gibi ifadeler kullanılmıştır. Bir dilin söz varlığında önemli bir yer tutan kalıp sözler; yapı, bağlam, anlam yönünden ve sosyokültürel yönden tanımlanmıştır.
Kalıp sözlerle ilgili bazı tanımlar yapılmıştır. Bunlar şunlardır: Gökdayı’ya göre, önceden belirli bir biçime girmiş ve hafızada bu biçimde saklanarak, söyleneceği anda tekrardan üretilmeden önceden saklandığı biçimde hatırlanıp gerekiyorsa bazı ekleme veya çıkarmalar yapılarak kullanılan, tek bir sözcükten, ardışık veya aralı sözcükler içeren söz öbeği ya da tümceden oluşabilen, belirli durumlarda söylenmesi toplum tarafından uygun görülmüş sözler olarak iletişimin kullanılmasını, sürdürülmesini sağlamaya ve sonlanmasına yardımcı olan, kullanım yerleri çok sınırlı olan kalıplaşmış dil birimleridir (Gökdayı, 2015: 71). Hamza Zülfikar’a göre kalıp sözler; bir yargı bildiren, bir olay, bir durum karşısında söylenmesi ilk anda akla gelen ve şaşkınlık, hayret, güvensizlik, umursamazlık, yanlışlık, usulsüzlük, uyarma, dikkat çekme, karşılama, ağırlama, uğurlama, emin olma veya emin olmama, hatır sorma, kuşku, keyfilik, nefret, kin gibi insanlara özgü duyguların söze dönüştürülerek anlatılması durumudur. Bunlar; hayırdır, amma yaptın, bana ne, güle güle (gidin), hoş geldiniz, bırak şu gevezeliği, canın sağ olsun, Allah kahretsin gibi yapısal olarak kalıplaşmış sözlerdir (Zülfikar, 2015: 231). Serdar Bulut’a göre kalıp sözler, belli durumlarda söylenmesi gelenek olmuş sözlerdir ve bu sözlerden yola çıkarak o toplumun kültürü, dini inancı, yaşayışı ve gelenekleri hakkında bilgi sahibi olunabilmektedir. Ona göre kalıp sözler, yaşadığı toplumun hafızasında yer tutarak konuşmalarında anlatımı kolaylaştırmalarına yarayarak renkli söyleyiş özelliklerini yansıtır ve toplumdan topluma bazı anlamsal ya da söyleyiş farklılıkları yansıtabilirler (Bulut, 2012: 1117). Cafer Özdemir’e göre kalıp sözler; bir dilin dikkat çeken en önemli unu-surlarından biri olmanın yanında toplumsal hayata dair önemli bilgiler içermesi, dini inançları yansıtması, söyleyen kişinin kendi iç dünyasında barındırdığı şeyleri yansıtması ve bünyesinde kültürel değerleri barındırması bakımından son derece önemli bir yere sahiptir. Ona göre kalıp sözler etkili konuşmak isteyen biri için bilinmesi gerekli olan ve konuşmayı doğru veya güzel yönde etkileyen sözlerdir (Özdemir, 2015: 286). Doğan Aksan’a göre kalıp sözler ise; her dilde rastlaması mümkün olan, toplumun farklı tabakalarından insanların belli bir olay karşısında söyledikleri evrenselleşmiş sözlerdir. Bir dilin söz varlığı içinde yer alan bu sözler, bir toplumun bireyleri arasındaki ilişkileri düzenleyen bu ilişkiler esnasında kullanılması gelenek haline gelmiş olan birtakım sözlerden ibarettir. Sabahleyin karşılaşan iki insanın söylemesi gelenek halinde olan günaydın’dan başlayarak toplumda değişik durumlarda söylenmesi adet olmuş afiyet olsun, affedersiniz, güle güle gibi kalıp sözlerin bir toplumun kültürünün ayrılmaz bir parçası olduğunu belirtir (Aksan, 2015: 42, 43).
Türkiye Türkçesinde kalıp sözlerle ilgili bulabileceğimiz en geniş çalışma Hürriyet Gökdayı’nın Türkçede Kalıp Sözler adlı kitabıdır. Gökdayı eserinde konuşma veya yazı dilinde var olan kalıp sözlerin tespit edilip, belirli ölçütlerle sınırının çizilmesini ve tanımının yapılmasını önererek dille ilgili çalışmaların böylece daha sağlıklı yapılabileceğini ve yabancılara Türkçe eğitiminin daha kolay verilebileceğini savunmuştur. Bu unsurlardan yola çıkarak kalıp sözlerin sayı ve kişi unsurları dışında değişmeyen ve kullanımları çok sınırlı birlikler olduğunu ifade etmiştir. Kalıp sözlerle ilgili kapsamlı bir tanımla yapıp bu konu üzerinde daha kapsamlı çalışmalar elde edebilmenin dil içi ve dil dışı unsurlardan daha ayrıntılı yararlanılmasıyla mümkün olabileceğini savunmuştur (Gökdayı, 2015).
Kalıp sözlerle ilgili yapılmış olan tanımlardan ve açıklamalardan yola çıkarak şöyle bir tanım yapabiliriz: Kalıp sözler, bir toplumun deneyimleri sonucunda öğrendikleri, iletişimi başlatmak, devam ettirmek ve sonlandırmak için hafızasında her daim kalıp olarak tuttukları, ihtiyaç duydukları anda da bazen hiç değiştirmeden, bazen de bazı ekleme veya çıkarmalar yaparak çıkarıp kullandıkları kalıplaşmış dil birlikleridir. En az iki kelimeden oluşma gibi bir tanım yapılsa da tek kelimeden oluşanlarının da mevcut olduğu aferin, yaşasın, selam, merhaba, tamam vb. gibi kalıp sözlerdir.
2.1.6.3. Türkmen Türkçesindeki Kalıp Sözler
Türkmen Türkçesinde kalıp sözler deyimler ve atasözleriyle birlikte ele alınmaktadır. Yaptığımız taramalar sonucunda kalıp sözlerin ayrı bir başlık altında incelendiği makale ve kitaplara ulaşılamamıştır. Çalışmadaki tanım, sınıflandırma ve değerlendirmeler bu konuyla ilgili eserlerden faydalanılarak tarafımızdan yapılacaktır.
2.1.6.4. Kalıp Sözlerin Özellikleri
Kalıp sözlerin genel olarak özelliklerini sıralamak istersek şunları söylememiz mümkündür: Kalıp sözler, hangi toplum dilinin içinde yer alıyor ve kullanılıyorlarsa o toplumda yaşayan insanların kültürünü yansıtır. Ayrıca onlar, var oldukları toplum hakkında bilgi verir. Kalıp sözler cümle, sözcük öbeği veya tek bir sözcük halinde yer alabilir, nezaket gösterir, kalıplaşmış olarak bulunur.
Kalıp sözler, hangi toplumun içinde yer alıyorlarsa o toplum kültürünün bir parçasıdır ve içinde yer aldıkları dilin söz varlığındaki zenginliğin de bir göstergesidir. Çalışmada kalıp sözleri yapı, anlam ve işlev bakımından inceleyeceğiz.
2.1.6.4.1. Yapı Bakımından
Kalıp sözleri yapı bakımından incelemek istediğimizde; kalıp sözlerin bir kısmının tamamen donmuş halde olduğu görülmektedir. Onlar, değiştirilemeyen, sözcük ekleme ve çıkarmasına müsait olmayan bir yapıya sahiptirler. Örneğin; Bereket bersin! (Bereket versin!) (TTS. 60), Gaýrat ediň! (gayret edin!) (TTS. 242), Gelen ýagşy! (Rica ederim!) (TTS. 248), Giç ýagşy! (İyi akşamlar!) (TTS. 271), Gözün (iz) aýdyň! (Gözünüz aydın!) (TTS. 300) gibi kalıp sözler aralarına başka sözcük almazlar, çünkü bu tür söz birlikleri tam kalıplaşmaya girmişlerdir. Bazı kalıp sözler tam kalıplaşmadan farklı olarak çekirdek kalıplaşma halinde de karşımıza çıkarlar. Türkmen Türkçesinde çekirdek kalıplaşmaya girmiş olan kalıp sözler, sözcüklerin yapısına göre; isim çekim eklerinin değişebilmesi ve fiil çekim eklerinin değişebilmesi gibi değişikliklere uğramaktadır. Örneğin, Türkmen Türkçesinde isim çekim eklerinin değişmesine uğrayan kalıp sözler şunlardır: Alnyň açyk bolsun! > Alny (ňyz) açyk bolsun! (Mutlu ol, başarılar dilerim!) (TTS. 29); Bayramyň bilen! > Baýramyňyz bilen! (Bayramınız kutlu olsun!) (TTS. 54); Boýnuň oňrulsyn! > Boýnuňuz oňrulsyn! (Boynun devrilsin!) (TTS. 81); Derdiň bilen boluber! > Derdiňiz bilen boluberiniz! (Sen kendi işine bak!) (TTS. 152); Diliňe biraz dygy ber! > Diliňize biraz dygy beriniz! (Çeneni biraz tut!) (TTS. 153); Başyňa döneyin!> Başyňyza döneyin! (Yalvarırım, kurbanın olayım!) (TTS. 173); Garakyñ çyksyn! > Garakyñyz çyksyn! (Sana daha ne gerek! Gözün çıksın) (TTS. 228); Rahatlanyň, gatyrganmaň! > Rahatlanyňyz, gatyrganmaňyz! (Sakin olun, sinirlenmeyin!) (TTS. 238); Bu gylygyňy goý! > Bu gylygyňyzy goýunuz! (Bu alışkanlığı bırak!) (TTS. 259); Giceň rahat bolsun! > Giceňiz rahat bolsun! (İyi geceler!) (TTS. 270); Men oňa görkezerin! > Men oňlara görkezerin! (Ben ona gösteririm!) (TTS. 295); Gövüň bitdimi? > Gövüňüz bitdimi? (Sen memnun musun?) (TTS. 299); Gözüň aýdyň! > Gözüňiz aýdıň! (Gözünüz aydın!) (TTS. 300); Gözümiň üstünde ýeriň bar! > Gözümiň üstünde ýeriňiz bar! (Başımın üstünde yerin var!) (TTS. 301); Gözüň çyksyn! > Gözüňüz çyksyn! (Bunun azı sana yeter!) (TTS. 301); Men onuň gözüne görkezerin! > Men onlaryn gözüne görkezerin! (Ben ona dünyanın kaç bucak olduğunu gösteririm.) (TTS. 301); Ýüzüň gurasyn/gursun! > Ýüzüňüz gurasyn/gursun! (Yüzün bozulsun!) (TTS. 308); Menden hasap sormaga hakyň ýok > Menden hasap sormaga hakyňyz ýok (Benden hesap sormaya hakkın yok) (TTS. 335); Hoş geldiň, sapa geldiň > Hoş geldiňiz, sapa geldiňiz (Hoş geldiniz, safa getirdiniz) (TTS. 352); Hödür edeniň için sag bolyň! > Hödür edeniňiz için sag bolyň! (Davetiniz için teşekkürler!) (TTS. 354); Maňlaýyň ak bolsun! > Maňlaýyňyz ak bolsun! (Yolunuz açık olsun!) (TTS. 446); Merhemet ediň! > Merhemet ediň! (Merhamet edin!) (TTS. 455); Baýramyň mübärek bolsun! > Baýramyňyz mübärek bolsun! (Bayramınız mübarek olsun!) (TTS. 466); Täze ýylyň mübärek bolsun! > Täze ýylyňyz mübärek bolsun! (Yeni yılınız kutlu olsun!) (TTS. 466); İşiň oň bolsun! > İşiňiz oň bolsun! (İşin iyi olsun!) (TTS. 488).