Seçme Hikâyeler - читать онлайн бесплатно, автор Омер Сейфеддин, ЛитПортал
bannerbanner
Seçme Hikâyeler
Добавить В библиотеку
Оценить:

Рейтинг: 4

Поделиться
Купить и скачать

Seçme Hikâyeler

На страницу:
3 из 3
Настройки чтения
Размер шрифта
Высота строк
Поля

Ç. HİKÂYEDE İŞLENEN ZAMAN:

Hikâye, Kanuni Sultan Süleyman devrini (1520-1566) veriyor. Osmanlı’nın Akdeniz’i Türk gölü hâline getirmesi bu devreye rastlamaktadır. Hikâyede geçen isimler de bize zaman konusunda Kanuni Sultan Süleyman devrini işaret etmektedir.

Hikâyenin kesin zamanını tespit etmek biraz zor. Çünkü hadiseler ve verilen mekânlar birbirine uyum sağlamıyor.

D. HİKÂYEDE İŞLENEN MEKÂN:

Hikâye Ak Deniz’de geçmektedir. Bir adadan bahsedilmekte ancak bu adanın adı zikredilmemektedir. İklim özellikleri ve bitki örtüsüne bakılırsa bu adanın Ak Deniz’de bir ada olduğu muhakkakdır.

Belki de hikâyeci burada Turgut Reis’in esaretini anlatıyor olabilir. Eğer böyleyse bahsedilen Korsika Adasıdır. Boğazlardan bahsedilmektedir. Zeytinliklerden bahsedilmektedir. Bunların yanında Edremit’ten de bahsediliyor. Böyle olunca akla Edremit dolaylarında bir ada geliyor. Ama muhtemelen bu ada Malta veya Korsika’dır. Biz yine de bu adaya Ak Deniz’de bir ada diyelim.

Edremit: Ege Denizi kenarında bir ilçemizdir. Edremit ve dolaylarının zeytini meşhurdur.25

Tarık Boğazı: Cebeli Tarık Boğazı, Avrupa’yla Afrika’yı birbirinden ayıran boğazdır. Bir zamanlar Osmanlı gemileri oralara da ulaşmıştı.26

İstanbul: Tarihte önemli bir yeri olan İstanbul, 1453 yılında fethedilmiş olup Avrupay’la Asya’yı birleştiren yerde olması bakımından mühim bir yerleşme ve kültür merkezidir.

Kabataş: İstanbul’da bir semt.

Çanakkale Boğazı: Marmara ile Ege Denizi’ni birleştiren boğaz.

2. BÖLÜM

ÖMER SEYFETTİN’İN HİKÂYELERİNDEN SEÇMELER

“KIZILELMA” NERESİ?

“… Hemen göstersünler… Dalkılıç olur, düşmanı harap iderüz ve kralın tac u tahtım başına geçürüp Kızılelma’ya dek giderüz… Koca Sekbanbaşı

“Kızılelma’ya.”

“Kızılelma’ya…”

“Kızılelma’yacak gideceğiz!”

Zamanın Süleyman’ı, ansızın kükremiş bir tufan hâlinde akseden bu naraları duydu. Otağında yalnızdı. Yarım saat evvel dağılan divanın cenk için gösterdiği kahraman arzuyu düşünüyordu. Bugün, yalnız vezirleri değil, kazaskerleri, defterdarları, nişancıları, “ağa, kethüda, serdar, yayabaşı, bölükbaşı, vekilharç” gibi yeniçeri zabitlerini, hatta solakları bile çağırmış, hepsini huzurunda toplamıştı. Hepsi “… Kafdağı’na kadar arkandan gelmeye hazırız padişahım!” diye ayaklarına kapanmışlar, gözlerinden sevinç yaşları dökmüşlerdi. İşte şimdi “sefer kararı” ordu içine yayılmış olacaktı. Otağın biraz uzağında; küçük meşe ormanının nihayetindeki mahşerde, deminki divanın sevinci büyük bir heyecan ummanı gibi kaynıyor, kabarıyor, kabarıyor; bu ummanın görünmez, işitilir dalgaları yakın ufukların bulutlu sahillerine değil, sanki bütün cihanın tâkına çarpıyordu:

Конец ознакомительного фрагмента.

Текст предоставлен ООО «Литрес».

Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

1

Sadık Kemal Tural; “Tarihî Roman ve Atsız’ın Tarih Konulu Romaları”, Atsız Armağanı, İst., 1977, s.XCV

2

Fuat Köprülü; “Kayıkçı Kul Mustafa ve Genç Osman Hikâyesi”, Türkiyat Enstitüsü Neşri, İst. 1930 Otto Spies; “Türkische Volksbüher” (Türk Halk Kitapları), Çev; Behçet Gönül, İst., 1941

3

Ömer Seyfettin’in Müslüman milletlerle ilgili fikirleri için bk. Ömer Seyfettin; “Türklük Ülküsü”, Haz.; Sakin Öner, İst., 1977, s. 32-35

4

Ali Canib Yöntem; “Ömer Seyfettin”, Remzi kitabevi, İst., 1947, s. 38

5

Mehmet Kaplan; “Edebiyatımızın İçinden” İst., 1978, s.304

6

Sadık K. Tural; a.g.e. “Atsız Armağanı”, s.XCV

7

“Tarihi Peçevi” cildi evvel, 15 sefer sene 1283. “Grejgal Palangası Destanı” s.355–363

8

Evliya Çelebi; “Seyahatname”, İst., 1928, Cilt:7,S. 48-49

9

Zeki Gürel; “Kızıl Elma Hikâyesi Üzerine” Divan dergisi, ‘Temmuz- Ağustos 1979 Nu; 9–10, S. 28-33

10

Ömer Seyfettin Şiirleri”, Araştıran ve Haz.; Fevziye Abdullah Tansel, Ank 1972, S. 61

11

“Ömer Seyfettin’in Bütün Hikâyeleri”, Cilt II. İst., 1974, s.61

12

Ali Canip Yöntem; a.g.e., s. 32

13

Fevziye A. Tansel; a.g.e.

14

Küçük fıkralar için bk2.; Ali Canib Yöntem, a.g.e., s.163-165

15

Ömer Seyfettin, takma adlarını Tarık Us’a İzmir’den gönderdiği ilk mektupta ( 19 Şubat 1906) belirtmiştir, bu konuda daha geniş bilgi için bkz.: Tahir Alangu, “Ömer Seyfettin-Ülkücü Bir Yazarın Romanı”, İst.,1968, s . 91-368; ayrıca (Polat, 2010:20; Argunşah,1999:10)

16

İsmail Hakkı Baltacıoğlu; “Ömer Seyfettin”, Türk Dili, 1952, Cilt:l, Nu:7: Ömer Seyfettin’in sosyoloji ile olan münasebeti hakkında daha geniş bir bilgi için bkz.: Fethi Gözler; “Ömer Seyfettin”, İst., 1976, s. 64-96

17

Ali Canib Yöntem; a.g.e., s.5-7

18

Ömer Seyfettin; “Türklük Ülküsü” Sadeleştiren: Sakin Öner, İst. 1977. sayfa 136

19

Ömer Seyfettin “Ruzname”sinde; 15 Teşrinisani tarihinin altında “Necat isminde bir vapur geldi.” kaydını koymuştur. (Ö. Seyfettin; a.g.e. sayfa:141)

Hikâyede ilkbahardan bir ümit tufanı şeklinde bahsedilmesi, bu mevsimin yeni bir hayatın başlangıcı olmasındandır. Hikâyedeki ilkbahar da Kara Memiş için yeni bir hayatın; hürriyetin başlangıcı olmuştu. Ömer Seyfettin de “Necat isminde bir vapur geldi.” derken yeni bir hayata geçtiğini anlatmaya çalışmıştı. Gelen vapurun isminin “Necat” olması bir tesadüf olabilir. Ancak “Necat”’ın kelime manası olarak kurtuluş anlamına gelmesi ve vapurun adının “Necat” olması oldukça manalıdır.

20

Kara Memiş, Hızır Aleyhisselam’ın gittiği yerlere gitmiş olabilir. (Belki de Kara Memiş, Hızır Aleyhisselamın kendisidir.) Hızır Aleyhisselam Septe (Cebeli Tarık) Boğazı’nı geçmiş ve kuzeye doğru gitmişti. (“Barbarosun Hatıratı”, cilt: 2 Tercüman 1001 Temel Eser, sayfa: 40, 147)

Türk denizcilerinin Kuzey Atlantik’te akınlarda bulunduklarını görüyoruz. Emrullah Nutku VIII. Türk Tarih Kongresi’ne sunduğu bir bildiride Garp ocakları Türk denizcilerinin -Yeni Çağ’ın başında- kendilerine ekonomik bir varlık sağlamak için Atlantik’e açıldıklarını, Kuzey İrlanda’ya kadar kıyılara ve deniz yollarına karşı akın hareketleri tertip ettiklerini ve bunların başında Uluç Ali Reis’in (Kılıç Ali Paşa’nın) bulunduğunu belirtmektedir. (Emrullah Nutku; “Yeniçağın Başında Garp Ocaklı Türk Denizcilerinin Kuzey Atlantik’te yaptıkları Deniz Akın Hareketleri”, VIII. Türk Tarih Kongresi, 11-15 Ekim 1970)

Türk denizcilerinin Atlantik ve Hint yolunda kazandıkları zaferleri bir şair şöyle dile getiriyor:

Korsanlık ederken Hint’in yolundaNemese’nin bacını aldı CezayirUrum’dan Acem’de halkın dilindeKüffarın bağrını deldi CezayirGaziler din için kılıç saldılarKanarya Boğazı’nda şikar buldularKimisin batırıp kimin aldılarAduyu gamlara saldı Cezayir

(Osman Turan; “Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi Tarihi”, 2. bsk. İst. 1978, sayfa: 339)

21

Ahmet Yesevi: Doğu Türkistan’ın Sayram adlı kasabasında doğdu. Küçükken Yesi şehrine geldi. Yesi’de büyüdü; onun için Yesevi diye anılır. Yesi şehri, Oğuz Han’ın yönetim merkezidir. Bugünkü adı Türkistan’dır.

Ahmet Yesevi çok kuvvetli bir din tahsili görmüştür. Maneviyatta mürşidi ise Hoca Yusuf Hemedani ismindeki büyük âlim -mutasavvıftır, Ahmet Yesevi binlerce mürit yetiştirmiştir. Bu müritlerini dört bir yana dağıtmıştır. Ahmed Yesevî edebiyat sahasında yazmış olduğu Türkçe hikmetleriyle tanınır.

Ahmet Yesevi hakkında daha malumatlı bilgi için bkz. Ord. Prof. Dr. Fuad Köprülü; “Türk Edebiyatında ilk Mutasavvıflar”. 3. bsk.

Ankara 1976. Türk Tarih Kurumu Basımevi. XXXI 415 (20) sayfa. Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları.

22

Uzunçarşılı; a.g.e. 2. cilt. 3. bsk. Sayfa: 363 – 383

23

Uzunçarşılı; a.g.e. 2. cilt. 3 bs. Sayfa: 384 – 390

24

Turgut Reis’in babası Kara Memiş değildir. Yazar burada bir yanlışlık yapmış olsa gerek. – Hikâyelerde her şey gerçeğe uyar diye bir kaide yoktur, Turgut Reis’in babası için bkz. N (8)

25

Hikâyede Turgut Reis’in babasının memleketi olarak gösterilmiştir. Hâlbuki Turgut Reis, Muğla’nın Seroloz nahiyesi köylerinden birinde Veli adında bir köylünün oğludur. Uzunçarşılı; a.g.e. 2. cilt, 3. bsk. Sayfa: 384

26

Uzunçarşılı; a.g.e. 2. cilt, 3. bsk. sayfa: 370

Barbaros ve adamları da Cebeli Tarık Boğazı’nı geçmişlerdi. Bunun için bkz. “Barbarosun Hatıraları”, II. cilt, Tercüman 1001 Temel Eser, sayfa: 40, 147.

Вы ознакомились с фрагментом книги.
Приобретайте полный текст книги у нашего партнера:
На страницу:
3 из 3

Другие электронные книги автора Омер Сейфеддин