Çağdaş Azerbaycan Şiiri 2 - читать онлайн бесплатно, автор Анонимный автор, ЛитПортал
bannerbanner
Çağdaş Azerbaycan Şiiri 2
Добавить В библиотеку
Оценить:

Рейтинг: 3

Поделиться
Купить и скачать

Çağdaş Azerbaycan Şiiri 2

Год написания книги: 2023
Тэги:
На страницу:
1 из 2
Настройки чтения
Размер шрифта
Высота строк
Поля


ÇAĞDAŞ AZERBAYCAN ŞİİRİ

ÜLVİ BÜNYATZADE (1969 -1990)

Gökçe mahalında doğdu. 20 Ocak 1990 tarihinde sovet ordusunun Baküyü işgali zamanı şehit oldu. O sıralar Azerbaycan Devlet Diller Üniversitesinde öğrenim görüyordu. Vefatından sonra şiirleri bir kaç defa kitap şeklinde yayımlandı.

«Sen…»

Senbenim ismimerastlamamışsın.Adsız uyuyorum bu karib yerde.Sana ismimi demeyeceğim.Beni diri biliyor,Annem bekliyor.Söyleme,beklerse beklesin.Dayanamaz bu derde.Görüyorum, kabrimin içi yaş oluyor.Galiba, annem gizli-gizli                                                                             ağlıyor.Rüyama gelse,ona söylerim.Ağlama, Anne.Ben çok iyiyim.Senden yana rahatsızım.Neden her geceçıkıb yola bakıyorsun?Niçin vakitsiz                                            uyuyup,vakitsiz kalkıyorsun?!Kardeşim olsaydı,ona söylerdim.Belki…sen olasınbenim kardeşim.Meğer razı mısın?Şimdi git bize.Avut Annemizi, sen benim başım1.

«Bugün o…»

Bugün o,kendi oğlunu askerliğeuğurlayan bir annedir,                                      bir anne.Geçenleri anarak,hasreti duyarak,ah çekiyor.Ahı rüzgarlarınhazin esintisine dönüyor.Gözlerinden             damlayan             ilk bahar yağmuru.İntizarlı bir gönüldenkoparak gelen göz yaşıdır,                                                               göz yaşı.Bir arzudur, bir istektir,bir umuttur her tuğlasi, her taşı.

«Dünyada bir yol var…»

Dünyada bir yol var-                               şiir yolu.Bu yolu yaradanlar,                                            sonraNizamiler, Vurğunlar                                                  olub.Mücadile ediyorlar,milyon-milyon “şairler”bu yola varmak için.Kendi açtığı cığırı2,bu yola sarmak için

DOKUNMA, AMANDI

Kar yağiyor,       ağır-ağır…Karip yüreklere       inen dert gibi.Gönlümü       parçalayan       keder gibi.Kar yağiyor,       ağır-ağır…Akşam       ne bulut vardı,      ne soğuk rüzgar.Demek ki,       tabiat da       şakadan hoşlaniyorÇekmeler       inatla      karı hışmaliyor.Ey kış!       Ricam var                                senden.Kasıtlı üşüt ellerimi,                         ayaklarımı.Dondur       yüzümü,       parmaklarımı.Dondur       İnsanını!       Dayanacağım!       Sabrım       bir deryadı.Ancak yalvariyorum,       yalnız yüreğimedokunmadokunma, amandı.

NİZAMİ AYDIN (1961 – 1992)

Karabağ savaşında, Sırhavent köyü uğrunda giden döyüşlerde şehit olup. Gence Devlet Üniversitesinden mezun olan şair büyüdüyü şehirdeki 18 saylı orta okulda öğretmenlik yapmıştır. Şehit şairin onuruna onun ismini taşıyan ilmi -edebi ödül tasis edilmişdir.

UMUTUM DÜNYADA…

Umutum dünyada, kederim dünyadaarasıra bir balığa,bazen beyaz kuşa, bazen de çeşmeyedönmek istiyor adam.Ümidim dünyada, kederim dünyadaölüm öncesi bir dut ağacınaçok zor sarılıyor çocuk,çırpınıyor, kavruluyor, dartınıyor çocuk,sahile atılmış balık misaliyüz tutuyor bir anne denize taraf.O mavi denizim, anne denizim,avuta bildi mi,açık gözleriyle koynuna girenbalık kuşları, nehir kuşları.Umutum dünyada, kederim dünyada,Ölmüş bebeğini basıp bağrına.Anneler yürüyor ellerin üste,Anneler yürüyor dillerin üste.O ruhum bulaklar, kanım bulaklar,kırık bir bebek kabriçıkmış mı yolunuz üste?..

BİR TEK GÜN, BİR TEK AN BİLE

Beni hiç bir şey öldüremezdi,diriliğimdi alnımınkırışıklarına dökülen,beyazlanmış saçlarım,yüzümün kırışıklarına çizilengözlerimin maviliyi,gözlerimin altındakıen koyu karanlığakipriklerimden damlayan kan da.(O kanlı ufuktan sonraçocuk gözleri gibiyeniden yaşlı olmalıydı gözlerim,yeniden temizlenmeliydi).Beni hiç bir şey öldüremezdi,gözlerimin çiçeğindekiölü göz yaşıöldürdü,göz yaşının çiçeğindebir tek gün,bir tek an bileyaşatmadan…

FAİK (1962-1993)

Yevlah’ta doğdu. Azerbaycan Güzel Sanatlar Üniversitesinden mezun oldu. Mingeçevir Devlet Tiyatrosunda yönetmen olarak çalıştı. Hayata zamansız veda eden şairin ilk kitabı ölümünden yıllar sonra Bakü’de basıldı.

«Bir gün…»

Bir günbeni hatırlayıpşiirlerimiokumak isterseniztişlerinizi tişlerinizesıkıp okuyun.Tişlerimi tişlerimesıkıp yazdım onları.

BÜYÜK OĞULLAR

Neriman Nerimanovun hatırasına

İnsanlar çeşit-çeişt,İnsanlar renk-renkKiminde şeytan kalbi,Kiminde büyük yürek.İnsan vartarihlerin nice-nicevarağıdı.Adı-başımızın üstününbayrağıdı.İnsan da varinsanlığa ağır yüktür…Oğulları ne kadar büyüktürse,o kadar da Vatan büyüktür!

«Karanlık…»

Karanlıkpenceremde siyah perde gibine benim o yüzden haberim var,ne o yüzün benden.Duvarlar ninemin beyaz kefeni gibi,bilmiyorum, pamukdandır, ya bezden.En yakın noktaya yaslanıpgözlerim dondu.Belki de ölmüşüm,belki de son du?..

«Bu gece güz de…»

Bu gece güz deüzülüp, üzülüpgöz yaşı gibidüştü zamanın gözünden.…yarın kıştır!

«Bana öyle geliyor ki…»

Bana öyle geliyor ki,21 yok1001 yıldır yaşıyorumbu dünyada.1001 yıldıryollarına bakarakbekliyorum seni.Bekliyorum, gelirsin diye.Elimi tut,koyulak sabahın yoluna.Kaygılarımız artsın,-ne bileğim,evvel küçücük ev,ekmek parası,sonra da bir ninnibebeğimize okunmuşbize tanış şarkıların.…Benim tekrarım,senin tekrarın…Sonra da başka şeyler.(İsimlerini söylemiyorum,çünki her şeyin sonu keder).Ama 1001 yıldıriçimde hasret.gözlerimde çile.Avucumun içinde.bekliyorum seni.Gel, ne olur.Beklerim, 1001 yıl daha…

«Kimse piyano çalıyor geceler…»

Kimse piyano çalıyor geceler:do, re, mi, fa…Ne sağ komşuda piyano var,ne sol komşuda.Kimse piyano çalıyor geceler,ben uyuyana kadar.

«Dut ağacı seninle…»

Dut ağacı seninlemuhabbet etmekistiyorum…Neden istiyorsan…Seni buraya dikenden,dallarına pıçaklakendi resmimi çizenden.(Galiba darılmışsın).En küçücük diken devücüdumuza dokunduğunda,göynerdik uzun-uzun.

HAMLET KAZIMOĞLU (1970 – 2001)

22 martda – Yenigünde Borçalı mahalının Fahralı köyünde doğdu. Baküde Texnik Üniversitede okudu. “Ak çadır” isimli şiir kitabı 1997-ci yılda yayımlandı. DGTYB-nin meclisi üyesi olmuş şair ömrünün son yıllarını keçirdiği Rusiyada kalp krizi sonu yaşama elveda dedi.

«Yüzünü göremediğim…»

Yüzünü göremediğim,bir resmi bile kalmayan,savaştan dönmeyendedemi hatırlamak                         istedim…Kendime baktım.Anladım ki, dedem nasıl                     gitmişdiyse,Bu gün ben de öyle                     dedem yaşında dönmüşüm…Ölümlü-yitimli dünyadaölümü yoktu,yitimi de olmayıp dedemin…

«Göç ediyorum…»

Göç ediyorum        uzaklara,Gecenin ortasında      uyandım sesine.Haramilar hücum etmişti        göç üstüne.Gidemedim,                     geri döndüm                     Vatanın kıyısından.Göçümde öldün sen…Kendimi bekleyemedim,                             affet,bekleyemedim seni.Bir gece sokağın tam ortasında                    ansızın vurdular beni,içimde öldün sen…

«Geceler çıplak oluyor…»

Geceler çıplak oluyor         kadınların gölgesi…Soğuk duvarlarda         titrek pencere         perdelerindeÇıplak gölgeler kalıyor         sabaha gibi.Sabah olunca         kadınlar elbiselerini geğiniyor         sokaklara çıkmak için…Gündüzleri her kadının         çıplak gölgesi         saklanır vücüdunda,gecelere çıkmak için…Sokaklara kadınlar çıkıp…Gecelere kadınlar çıkıp…

«Yaman garibsemişim…»

Yaman garibsemişim,Bilmiyorum, ne yapayım?..Bulutları yere dökeyimYağmurlar tersine yağsınAğaçlar kökünden bar versinDünyanı baş-ayak edeyim.Yaman garibsemişim,Bilmiyorum, ne yapayım?..Bir hasret çekeyim               bir vüsal var, ona yeteyim               biraz delilik yapayım               civanlık edeyimÖrneyiGözümü kapatıp evleneyim.Yaman garibsemişim,Bilmiyorum, ne yapayım?..Bir sigara yakayım             fikrim dumanlansın,             vakit geçsinBir az kültavlasıyla eğleneyim.Yaman garibsemişim,Bilmiyorum, ne yapayım?..Şiir yazmaktan bir şey çıkmadı,             bu şiiri kimse okumadı,Gideyim Allahın yanına             bir meslek öğreneyim…

«Daha civanım…»

Daha civanım,     günahlarım civanlık                     günahı.Sonrakı günahlarıma                   darağacı                                  vermeyecekler.Şimdi yakışıyorum, bakın-Beni darağacından asın.Bir az ağırım,Beni o kendir saklamazsa,   belimdeki kara kemerimi                   açın-Beni darağacından asın.Kimim, neçiyim?Bir şeye sahip değilim.Darağacını eyesi değilim.Maaşımı yeni almış olsam                       cepimdeki beş-üç lira                       paramı alınmilyonlarınıza ekleyin,Beni darağacından asın.O günü, o vakiti tutunSonra kalbim gibi susdurupkolumdakı saatı açın-Beni darağacından asın.Ne bakıp göreğim,ne konuşayım.Rüzgarlar esip geçsin             üstümdenZamanın umutsuz eli gibi                          yelleneğimHeç kimseyi sevmeğeyim,           aşkım olmasın-Beni darağacından asın.

ALİRZA HASRET

Celilabatta doğdu.

DGTYB üyesi olan şairin üç şiir kitabı yayımlanmıştır.

AHIMI DAĞLARIN DAHMASI SANDIM

Omuzuna atdı dağlar ahımı,Ahımı dağların dahması sandım.Odlu bakışları, süzgün gözleri, -Bahar şimşeğinin çakması sandım.Bitmeğen neğmedir vallah, Gu derdi,Kanımda suya çek, bele yu derdi.Kıymetden düşmesin deye bu derdi,-Ömrümün en tatlı lokması sandım.Sen de eteğinden döküb taşını,Taşınla gatırsan hele başını.Arkamca atdığın o göz yaşını, -Aydınlıq suyunun akması sandım.

DUT AĞACI

Alem yığışardı temaşasına,gönüller piriydi vallah, şu har dut.Yalnız bir bağın yok, bütün şeherin, -yakışık yeriydi şu bahtiyar dut.Perdesi olardı her yay eviminşu dut ağacının yeşil libası.Asılıb, yellənib budaklarından3,çocuklar at gibi onu “çapardı”.Her yıl sine gerib tufana-kara,armağan ederdi bize barını.Şu ağaç kökünden kurudu bir gün,kırdı umutumun kanadlarını.Şimdi hemdemimdir hatirelerde,nazını çekdiğim o yeşil peri.Sonbahar dökülen yapraklarıyla,-sayardım ömrümden düşen günleri.…Eceb yaraşırdı bu sevgi neğmem,komşu kızlarının dudaklarına.Divane ruhumu melhem eleyin, -şu dutun kurumuş budaqlarına…

ALİ ŞİRİN ŞÜKÜRLÜ

1963 yılında doğdu. Azerbaycan Yazarlar Birliği üyesidir. Üç şiir kitabı yayınlandı.

«ışık-gölge…»

ışık-gölgegece-gündüzhayır-şermuhabeet – nefretvarlık – yoklukallah – sonsuzluk…aksimi yaratamadımölüyorum                    yavaş – yavaş

KARE-KARE

masanın üstünde ajanda,yaprakları kare-kare.harflar sığmiyor karelerehaber veriyor dünden, bugünden, yarındankareler dördül – dayanıplar omuz-omuzahepsi aynı boyutdamasanın üstü, masanın üstünde kağıtlarduvarlar, kapılar, pencereler…çeşitli boyutlarda olsalar da, sığınıyorlar biri-birinedördül doğmalar dışdan beraber görünüyorbazen eşyalaraslında ölçütler aciz farkı belirlemeğe.evin damından ne taraftan baksandördül görünen deponun azalır suyukare-kare terk edir evini sukendisine yer arayır,sonra yavaş-yavaş çökür toprağao şeffaf suyun, o sefil suyun çöktüğü yerdeizi bir parça çamur halinde kalır.çok geçmez o da kuruyur.bağlı kapılar arkasında yaşanano gizli sevdalar, o sırlı sevdalar ne oldu?o gizli sevdalar, o sırlı sevdalardanne kaldı, azaldı, bitdi.tükendi damla-damla,bir damla göz yaşı kadarizi kalmadı.yaraniyor, yaşiyor her şey enine-boyunayaşiyor yüzüyukarı, yüzüaşağıyaşayamayız nerelere daha –idrakın gücü yetmez aksini yaratmağa,azalırfakat azalır damla-damlaazalır kare-karenerden baksan bir-birine sığınanmezarlar dördül görünüyor: kare-kare

«bir pazar…»

bir pazarbiz üç arkadaşiki şair, bir aktörLider TV civarındakıkahvehanenin avlusunda oturupyemek yedik Allah verdiyindenbiraz da rakı içipmuhabbet etdik sarhoşlar misaligün geçtiyoldan arabalar geçtiyanımızdan adamlariçimizden zaman…

AKEM XAQAN

1969-cu yılda Şeki’de doğdu. Hale DGTYB Şeki temsilçisi görevini üsteniyor.

SANA MEKTUP YAZACAM 4

Can ayırıb canımnan,Damla-damla kanımnanMisralara hopdurub,Sene mektup yazacam.-Sen cevab vermesen de…Kulaklara yetmeyen,Sevdaları bitmeyen,Belki bir ömre bedelhissimi bölüşmeğeSene mektup yazacamBu gün başka işim yok:Mektup yazacam sanaİşimin adı5 sensin,İşimin adı mektup…

DERTİM!

Derdim dağdı elleşirim,Derya olsa geçesiyim.Derdim ile dertleşirim,Türlü imkan seçesiyim.Yol bilmiyor, azıyorum.Derdimnen dert yazıyorum.İğneyle gor kazıyorum,Karış – karış ölçesiyim.Oldum derde asıl yiye,Dedim belki esirgiye…Kalsın öksüz – yesir deyeBen derdimden köçesiyim…

DOĞMADI!

Söyleme: tanımıyorum…Yüzün yzüme doğmadı.Dağın dağdı sinen üste,Düzün düzüme doğmadı.Nasıl deyim canım, sanaNasıl kaynar kanım sanaYan aldıkca gemim sanaGözün gözüme doğmadı.Kalbim senle barışdıkca,Ruhum, hıssım karışdıkca,Gözüm sana alışdıkcaKözün közüme doğmadı.

Öyle girdin yüreğime,Köçdün arzu-dileğime.Bereketsin çöreğime,Sözün sözüme doğmadı

Kimse seni anlayamaz…Benim gibi tanıyamaz!Xaqan gülü, xanım, şahnaz,Özün özüme doğmadı!!!

VATAN!

Ben öyle bilirdim her kesin yeri,Bahçesi, bacası, evidi Vatan.Okudum, öğrendim. Gözümde sanki,Kent-kent, şehir-şehir böyüdü Vatan!Öyle ki, üşüdüm, yetdi kanadı,Annemi koynuna almış annedi…Ballanmış petekdi; şana-şanadı,En uzak, en yakın köyümdü Vatan!Sevgiye belenib taşı – keseği,Geyrete susayıb gülü, çiçeği.Toprakın boylanan gözel-göyçeği,Saçaqlı çinarı, söyüdü Vatan!…Vatan ocağımda, közü közümde!Vatan söhbetimde, vatan sözümde!Vatanın özünü tapdım özümde;Dönüb yüreğime, döyündü Vatan!O öyle mekandı – azad sandığım.Korkusuz, hürküsüz kanadlandığım.Ayağım altıdı dayaklandığım,Başımın üstüdü, göğüdü Vatan!Sehirdi, sorakdı, öyle sırdı o.Eşi bulunmayan tekdi, birdi o.Mükaddes ocakdı, mebed, pirdi o.Dedemin, babamın öğüdü Vatan…

AKŞİN

Azerbaycan edebi dergilerinde ve değişik ülkelerde çıkan Azerbaycan şiiri antolojilerinde defalarla şiirleri yayınlanmıştır. Şairin Bakü’de iki şiir kitabı gün yüzü görüb.

5 EYLÜL VE YAĞMUR

sonbahar su ve lekeler resminde geldiarkaya döndü kuşlar ağaclarsen yağmurun ötesinde kaldınşehir yağmurun dibine erdisımsıkı camlarda umudsuz yüzlersen yağmurun ötesinde kaldınbiz bir kaç genc sairsoyunub insanları çıkardık ayrılıklardansen yağmurun ötesinde kaldınsesini duydum yağmura cumdumkucağıma su doldu kollarım boğuldusen yağmurun ötesinde kaldındor ağacının kafasından gördümkorkmuş yüzünü parçaladı yıldırımaman Allah!sen yağmurun ötesinde kaldınsu azmış kibi kadınlar’da ağlamağa başladıheyacandan yelkenleri yendirmeyi unuttukyırtılmış yelkenlerkafamız üzerinden bakan şaytanın yüzüne sarıldısen yağmurun ötesinde kaldıngece boyu islak saçlarına tokundum göyertedeboğulduğun an parmaklarının ucundan çıkancanı gördümsen yağmurun ötesinde kaldınsuphe yakın üzerimizden çapıb gittiordunun son suvarisiuykulu kişiler yok kibi hatırladı senisen yağmurun ötesinde kaldın

BİR KADIN’IN YOKLUĞU

yılın on iki ayını otuz güne çarpsonra günlerin toplamını iyirmi dört saatasaatların toplamını altmış dakikayadakikaların toplamını altmış sanıye’yeve toplamını okubak ne büyük rakamdır bir kadın’ın yokluğu

GEMİ GİBİ YORĞUNUM

Geceni söndür uyuyakGemi gibi yorğunumMutfakda muslukların sesini söndürSokakda gec kalan otobüsü söndürÇatıdakı vahşi güverçini uyuduğuAc kediyi onun üzerine atıldığı yerde söndürKandardakı ayakkabılarıRefdeki kitapları, kitablardakı kahramanlarıKahramanlıkları söndür.ayaklarını, ağuşunu söndürkendini söndür uyuyakGemi gibi yorğunum

İSTİNTAQ

Polislerin tebaşirle kaldırımlara çizdiyiYüzüstü resmMerhumun habs olunmuş yokluğunun kölgesidirO daş hasarların arkasıYokların habs hücreleridir…çürüyürler6 diri gibi.Kuşlar yumurtaBalıklar havyar gibi dünyaya geldiyindenKuşlar kuşBalıklar balık gibiÖlmeye’de biler;Önce bir yudum su verinRüyasında öldürüldüyünü görüb diksinen katile…

AYİŞE

Eski Azerbaycan toprağı olan İcevanın Haggıhlı köyünde doğdu.

Türkiyede ilahiyat üzerine yüksek öğrenim gördü. “Sükut” ve “Lamekan” isimli şiir kitapları yayımlandı.

LAMEKAN

Göklerde engin sahraKat kat yollar müntehaSonunda ak maveraLamekanım, lamekan.Tubanın yapraklarıHışırdar akşan sabahGünün şafaklarıylaBaşıma sepelenir.Lamekanım, duvarlarÇökür durmaz önümdeGül etri şahidimdirMahşerde din gününde.

RABİA

Evinin duvarları ağaçtandırUçuk sökük kümedirZikr ediyor evinin yarı çürük duvarları akşam sabahsabah akşamRabianın dili söze varmayandaBakışları direnmiş ağaç çürüklerinin bir kırığınaDayamış zamanın sonsuzluğuna, sükutun ilmesineAçıyor açıyor kapılarını sırri mübininSusmuş sözleri zikrin dalgalarında hal hal makam tutuncaAçılıyor kilidi su olan damların ağzıYahuŞu dahmanın duvarları seslerin mengenesindeSıkılıp sıkılıp bir Hu olduDilinin üstünde Rabianın şeker oldu, gend(1)oldu,Bu sözün ceddine, gaddine Rabia beher oldu, bend olduGeyim oldu, et oldu, can oldu Rabia bu sözün nefsineSönmüyor güneşin ardıncaÇapmıyor canın acı kılıcaİki göz bir dili kalıncaUzuyor zikri RabianınYahuZaman geçmişe şimdiye bölünmekten uzakGece gündüz bebeğinin gilesindeZikrin selindeElindeTesbihin dağılmış taneleriAşıp taşıyor avucunda çözülmüş sırlarYahuKıdem kıdem gidem gelemTesbih taneleri üzerindeAram aram varam varamRabianın dahmasına

ÖLÜ DENİZLERİN YİTİK SULARI

HeyyyÖlü denizlerin yitik sularıCanımın yokluğuna uyupKurun çadırları ruzgarların ayağındaHeyyÖlü denizlerinBalıkla sevdalanan suyuBaşından yüce miRuhumdan sıcak mıAç sevdanSevdana kayık yollarsamDalgalar çiçek açırFilizlenir ruzgarlarBana acılar yollarsuyun halkalarındaHalkalarında suyunHeyyÖlü denizlrin yitik sularıHeyyy…

«Çiçekle yardığın toprağa…»

Çiçekle yardığın toprağaYağmurunlaNurunla giririm.Gecenin ağırlığınıTarıkla çeken azaldanKuranın yeminleriÖyle titretti beniVurdu fecrin şafağı alnımdanVurmadı mıFecrin şafağı alt üst ettiAlnımdaki dizimini harflerinSecdeTüm dehşetleri şiddetleriezik kağıt gibi dürerek koydu dizinin altınaBir yağmur damlasında arınıp dönerimDönerimToprağı yaran gülünün etri üstümdeSen yığ çek zebanilerini yeminli yerlerdenKapımı Tarık çalsın Kariadan önceBoyumu ayarlarım kapınaPerde perde açılır düğümlerSabah yıldızının ışıltısında.

KARİA

Kapı çalan,Benim kapımı çalan,Kimdir kapımı çalan,el kariatu…mel kariah.Göğsümde sırları çözen             Uzakları yakın eden,İşıkları nura,             Kokuları etre incelden,Makam üste makam,             Hal üste halİçimde melal,             Gönlümde sürur.Evim renksiz,             Hava kokusuz,Açar7 kıfılsız,             Gündoğan, gündoğana bakıyorKapımı çalan.             Benim kapımı çalanel kariatu             mel kariah.

AYTEN TEHMASİP

1987 yılında Abşeronun Hırdalan kentin’de doğdu. Bakü Tıp Kollejinin öğrencisidir.

HAYALLERİM DÖNDÜ

Gelip yetiştirdi kendini Nevruz.Sabırsızlıkla bekledik sonuncu çarşanbayı.Külahımı alıp yola koyuldum.Gencenin içinden geçipçıktım Kelbecer dağına,Ağdamın yanından uslu-uslu geçipdüştüm Şuşanın ayağına.Ellerim erişmedi Gökçeye, Borçalıya,-Miskine, Aleskere, Alıya…Külah giğinmediğim köy, şehir kalmadı.Ortalığı bir-birine katıb kimseyi uyandırmadım.Sabahleyin hayalim döndü,külahım dönmedi.

GEL BANA

Çıkıp gidiyorum hayatından.Değiştirmeye çalışıyorum kaderimi.Kaçıyorum kaderimden belki.Belki de gidiyorum kaderime doğru,ümitlere sarılarak.Başımda sararır düşünceler.Çık git hayatımdan sen de,Becerirsen, kaç kaderinden!Beceremiyorsan, kaderine kaç!Gel bana doğru!

KAN UMUTUYLA

Yüreğimin kendi kanı kendini yıkasa da,temizliğe çıkaramadı onu.Çünki sen vardın orada,uyumsuz sevginle birlikte.Kirletdin, aydınlanıp gittin.Gittin, bir daha dönmemek yüzere.Dönemedin geriye.Param-parça etdin kalbimi.Arkandan yüreğimin kanını septimKANSIZA KAN UMUTUYLA…

KARABAĞA GİDEN YOL

Bizi nereye sürüklüyorsun, Cırtlan!Böyle bir şaka, oyun olamaz,           düşman oyunu kazandı.Oraya köpek bağladılargölgesi kendinden büyük.Işık gelmiyor şu taraftan da,                    vakit o vakit değil,külahını koy toprağın yüzerine,iyice düşünelim, Cırtlan!..

DEYANET OSMANLI

Gürcistanda, Saraçlı köyünde doğdu. Bakü Devlet Üniversitesinden mezun oldu. Azerbaycan Atatürk Merkezinin baş editörüdür. İki şiir kitabı yayımlanan şair Azerbaycan Yazıcılar Birliği Yönetim Kurulu üyesidir.

«Ağaçların yanından…»

Ağaçların yanındanarabalar gibi keçdi günlerben yetişe bilmedim8.Unutun, arkadaşlar,bıktım artıkcan deyip,       can duymakdan.Unutun benicocukluğunuz gibi.Unutun yavru kuşları,ac kedileri,güzel günleri ve uğursuzluğu.Arkadaşlarım,unutun heyatı,yaşlılığı ölüme bağışlarsa.Ağaçların yanındanarabalar gibi keçdi günlerben yetişe bilmedim…

«Gökleri kuşlara hasret…»

Gökleri kuşlara hasretölü bir sonbahar günü,ruzgar yüzünü sürtürhasret bır memleketinkapalı camlarına.Ruzgar’ın nefesi galıpkurumuş otların yüzerinde…Dön, melhem ruzgarım,götür hasretini insanlarıneski bir şarkınınson sözü gibi.Ölü bir sonbahar günü Bakü’deannemin sonbeşiyiyüzünü ruzgara sürtüp diyordu:Ben cansız olaydım,Tanrım.

«Bir uzak yol vardı…»

Bir uzak yol vardı,sen gitmedin.Orda seni yüreğime saldımkendim de bilmeden.Ağaçlar yağmurda yıkandı,Gölgeler ne çekdiDuydunmu!?.Bir kimsesiz gün vardı,sen görmedin.Mavi hasretim oldun,ben şunu zor çekerim.Mavilikden boğulandayağmurlar ne konuştu,duydunmu!?.

«Odamda…»

Odamdasönmüş şömüne kokusu,karlı,          uzak ormanda,tenha avçı evindehayatın bir an öncenasıl ezaplasöndüyünü hatırlatır.Masanın üzerindebeyaz sehra –siyah lepirli bir adamuzun bir yola çıkmış.Tüm dünya’nın dertlerive bol bol umutlareymiş cansız kattini.… diyesin,          şu kavğaben ölende sona erecek,canım, vefasız arkadaşlar.

«Nemli duvardan dünya asılıp…»

Nemli duvardan dünya asılıp,savaşa hasret topraklaristeyine yetmiş.Şu kanın resmidi,                                   arkadaşım,bakanlar göremez.Tanıdık bir şarkı sesikuru dodaklarımda yürüyor.Şu kanın sesidi,                                   arkadaşım,duyanlar bir daha unutamaz.Zafer kutlamalarında,veda törenlerinderuhlar okuyor.Şu kanın sesidi,dinleyenler bilemez.

EKBER QOŞALI

1973 yılında Tovuz’da doğdu. Dünya Genç Türk Yazarlar Birliğinin genelbaskanı, Azerbaycan Atatürk Merkezinin bölum başkanıdır. Yazarı, hemyazarı ve tertipçisi olduğu yirmibir kitap yayımlandı. Azerbaycan Cümhurbaşkanı Tekaüt (Burs) Fonunun tekaütünün yanısıra “Gençler ödülü”, “Şahmar Ekberzade” ve “Resul Rza” Edebi Ödülleri ile teltif olunmuştur.

«Her gün vermediğim bir “selam”ım var…»

Her gün vermediğim bir “selam”ım var,Her gün gördüklerim gözümden çıkar.Benim bu dünyadan alacağım var,Bir de bir adam var, sözümden çıkar.Diller var adımı9 taze saklayıp,Gözler var üstümde10 nazar saklayıp,Bir kalbi kırık kız nezir saklayıp,Onun da hasreti dözümden çıkar.Dediler: yol gitsen yorulmak kalar,Öyle …oturup da yaşlanmak olar.Deli dileklerle becermek olar,İlahi, sen beni özümden11 çıkart.

BEN HALE BİR KIZA YÜREK TAŞIYIM

Tuzlu sevgilerden dudağım çatlak,Ben senin yanına susayıp geldim.Aşkım sinetaşı, kendim baştaşı12,Bir de ellerime taş alıp geldim…Baştaşın olayım, adres taşıyım,Ölerem, baştaşın kefene gider…Ben hala bir kıza yürek taşıyım,Gücüm bir kalbi taş etmeye13 yeter…Senin dertlerinden öleceğim ben,O «kız yüreğ»inde defn eyleyerısin14.Senin ellerinde öleceğim ben,Allah rizasıyçin aff eyleyersin…15

«Seni varlığıma aç koyacağım…»

Seni varlığıma aç koyacağım,şimdi hatıramı yavanlık eyle.Yanında ben kadar yer boş kalacak,bir az da gölgenle yoldaşlık16 eyle.Ben de yokluğunla oyalanmışım,bir dudak çatladı, bir yüz üşütü17.Bak, işte böylece…                                                   bu çatlak dudak,daha o gül gibi yanaktan düştü.…gec oldu, bu kadar aynaya bakma,beni aynadan mı uğurlamışsın?Seni darağacı bilip geleni,sarı yaprak gibi yere salmışsın…
На страницу:
1 из 2

Другие электронные книги автора Анонимный автор

Другие аудиокниги автора Анонимный автор